“Tek adamlar” kimseye güvenmezler…
“Tek adam” olma tutkularının altında bu
yatar…
Onlar için ekip, takım, arkadaş, dost, vefa yoktur…
Ruhlarında her zaman, herkese karşı şüphe, kuşku, güvensizlik
vardır…
İşte bu kuşku, şüphe, güvensizlik; onları “tek
adam” olmaya götüren dürtüdür…
*
“Tek adamlar” hata yaptıkça,
çevresindekilerin kendisini aldattığını-kandırdığını söyleyerek
onları yok etmeye bakarlar…
En yakınlarındakiler bile her zaman tehlike içindedir, bunu
yaparken etik, kural, ahlak, yasa dinlemezler…
Bu da onların ikinci özelliğini birlikte getirir:
Hukuksuzluk…
*
Şüphe ve hukuksuzluk “tek
adamların” karakteridir…
Bu ikisinden, üçüncü özellikleri ortaya çıkar:
Suç…
*
“Evet” diyenler iyi düşünsünler…
MHP'liler, AKP'liler, sivil
toplum örgütleri, patronlar, yandaş aydınlar, sokaktaki
insanlar…
Herkes iyi düşünsün:
Bir devlet adamı; kendisine yardım edecek, hata yapmasını
önleyecek, sorumluluğunu paylaşacak kişi ve kurumları niçin silmeye
kalkar?..
Niçin “tek adam” olmak ister?..
O hangi hırstır, hangi korkudur, hangi kuşkudur?..
*
Geldik “tek adamın” dördüncü
karakterine:
Geçmişinden de korkar…
Bu nedenle köprüleri yıkmıştır…
Asla geri dönemez…
*
Nihayet; tarihteki tüm “tek
adamların” sonlarına bakın…
Onların beşinci vasfını göreceksiniz:
Felaket…
*
Milliyetçiler, maneviyatçılar, yurtseverler, dindarlar, laikler,
liberaller, sağcılar, solcular, her kimsen…
Şu soruyu sor ve yanıtını iste:
Niçin tek adam?..
Tüm dünya daha çok insanın yönetime katılımını isterken… Birisi
niçin sizden, hem parlamento, hem hükümet, hem başbakan, hem
cumhurbaşkanı, hem yargı, hem mahkeme, hem savcı, hem hakim, hem
polis, hem asker, hem karar veren, hem denetleyen, hem yargılayan
olmak istesin?..
Sebep?..
*