Geçtiğimiz günlerde televizyon karşısında canlı yayında
koalisyon açıklamalarını dinlerken "Son dakika" ibaresiyle bir
şehrimizde gerçekleşen saldırıda şehit haberini görüp, aynı anda
ekranın alt bandında geçen borsanın düştüğü ve döviz kurunun
yükseldiği bilgisini okuyunca, tam da 90'lı yılların medya iklimine
döndüğümüzü düşündüm.
Geçmiş zaman var, zaman var...
Ne kadar da benziyordu o günlere bu gördüğüm resim.
Gerçekten de öyle miydi, o günlere mi dönmüştük? Bu kadar kısa
sürede ülkenin tekrar o yıllara dönmesi mümkün müydü? 6 Haziran'dan
bugüne yaklaşık 2.5 ay geçmiş olmasına rağmen toplumsal resim bu
kadar değişmiş olabilir miydi?
Algı ve psikoloji her ne kadar bu yönde olsa da, bu kadar kısa
sürede tüm kamuoyu ve toplumu etkilemeyi başarsa da cevabı hayır.
Nitekim Türkiye, gerek devletin sahip olduğu kurumsal ve
askeri güç, gerek mikro ve makro düzeyde ekonomik göstergeler,
gerek siyasetinde sahip olduğu liderlik ve ferasetli duruş ve
gerekse de toplumsal farkındalık olarak o günlerden fersah fersah
ileri düzeyde. Bunu bilmek şu an için her şeyden önemli.
Ama bir yanda terör saldırıları, diğer yanda malum medyanın
terörü ve teröre destek verenleri şirin gösterme çabaları, öbür
yanda ekonomiye zarar vermek için dolar, faiz ve borsada her türlü
manipülasyon uğraşları ve nihayetinde alçak ve ucuz tetikçilerle
medya yöneticilerini güya tehdit edip korkutmaya
çalışmalar... Sonuç? Biz bu oyunu çok iyi biliyoruz.