Geçen hafta yapılan Çin, Endonezya ve Pakistan seyahatleri yoğun
ve verimli bir programla tamamlandı. Öncesinde ve sonrasında birçok
gelişmelerin yaşandığı bu ziyaret, Ankara'daki sorumlu tüm ekibin
özellikle son bir ayda ortaya koyduğu özverili mesai sayesinde
verimli şekilde neticelendi.
Ekonomik anlamda da gayet yoğun bir trafik yaşandı. İpek yolu
projesi kapsamında karşılıklı yapılabileceklerden, serbest ticaret
konularına, AIIB (Asya Altyapı ve Yatırım Bankası) noktasında 11
kurucu ortağından biri olarak Türkiye'nin potansiyelinden, eğitim
ve turizm konularına kadar birçok konu görüşüldü. Özellikle
ticaret dengesi açısından önemli hususlardan biri olan turizm,
yılda yaklaşık 100 milyon turist sayısıyla Çin'i Türkiye açısından
önemli bir noktaya taşıyor. Hele de Türkiye'nin bu pazarın sadece
binde 2'sinden pay aldığı düşünüldüğünde konu daha da önem arz
ediyor.
Türk-Çin İş Forumu'nda iki devlet başkanının katılımıyla verilen
güçlü mesajlar önümüzdeki dönem ticari ilişkilerin geleceği
açısından gayet olumlu oldu. Özellikle bu tür programlara
katılmayan ve programda da olmamasına rağmen Çin Devlet Başkanı Xi
Jinping'in iki ülke ilişkilerine verdiği önemi göstermesi için
yaptığı bu jest, katılımcı tüm işadamlarınca büyük takdirle
karşılandı.
Her iki ülkenin terörle mücadele konusundaki güçlü duruşu ve
birbirlerinin toprak bütünlüğüne karşı gösterdikleri saygılı ve
kararlı açıklamalar, güvenin tesisi açısından öne çıkan bir diğer
konu olarak kayda geçti.
Çin'de 35.000'in üzerinde cami ve 40.000'den fazla din görevlisinin
olduğunu, din görevlisi yetiştiren 10 tane akademinin hizmet
verdiğini, sadece Pekin'de 72 caminin olduğunu öğrenince (hele de
hemen yanıbaşımızdaki Yunanistan gibi bir Avrupa ülkesinin
başkentinde bir tane dahi cami olmadığı ve yapımına da halen izin
verilmediği gerçeğinden hareketle) doğrusu şaşırdık ve bir kez daha
fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmanın ne kadar önemli
olduğunu anladık.