+++++++++++
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” aslında bu cümle tüm
yaşananların tek cümleye sığdırılmış hali. Peki tüm yaşananları
anlatmaya yeterli mi… Tabi ki hayır!
Diyorlar ya hep; “15 Temmuz Destanı”… Hakikaten destan, hem de bir gece yazılmış tarihi bir destan. Millet tarafından, tanklara, jetlere rağmen yazılmış bir destan…
Hain işgal girişiminin başladığı saatlerde Twitter’a düşen
birkaç fotoğraf büyük infial uyandırdı. WhatsApp gruplarında
yapılan bilgi paylaşımları ve sosyal medyada yer alan fotoğraflar
olağanüstü bir durum olduğunu gösteriyordu. Ancak kimse adını
koyamamıştı. Açıkçası ben de Türkiye’de darbe yapmaya niyetlenecek
bir grubun olduğunu, böylesine büyük bir kalkışmaya cüret
edeceklerine ihtimal vermiyordum.
Ama ordu içinde seneler boyunca kamufle olmuş hainler, adete
intihar saldırısı yaparcasına açığa çıktı ve namlusunu millete
doğrulttu.
Peygamber ocağı olarak gördüğümüz, vatan evlatlarının bayrak ve millet için mücadele ettiği askeriyeyi hain amaçlarına alet etmekten haya duymayan FETÖ mensupları, milletten gelecek bu tokadı hesap etmemişlerdi.
***
O geceye geri dönelim. Darbe girişiminin netleşmesi ile halk sokağa
dökülmeye başladı. Kardeşim Ahmet ile biz de meydanlardaydık.
Darbecilerin hedefi olan AK Parti Genel Merkezi’nin önüne gittik.
Daha önce darbe bertaraf etme tecrübemiz olmadığı için, jetlerin
çıkardığı “sonic patlama” seslerini bomba zannedip siper alıyorduk.
AK Parti Genel Merkezi’nin ardından yoğun ateş altında olan TBMM ve
Genelkurmay Başkanlığı’nın bulunduğu kavşağa ulaştık. Araçlardan
inip yürüyerek yolumuza devam ettik.
***