Duyar dururum ama henüz kanıtlanmadığı için çok da üzerine
varılmaz. İddia odur ki; ABD’de bir ofis var. Birkaç yüz kişi
çalışıyor. Tek işleri ise düşünmek. Düşünmek dediysek “ne olacak bu
memleketin hali” diye değil “dünyayı nasıl yönlendiririz,
sahiplerimizin çıkarlarını nasıl koruruz” diye düşünüyorlar.
*
Burada çalışanlar fikri çalışmalarla 50 yıllık, 100 yıllık,
planlar hazırlayıp, bunları projelendiriyorlar. Özel durumlar için
farklı taktikler kurgulayıp saha ekiplerine veriyorlar. Yani
“Ütopik projeler ofisinden” bahsediyoruz.
*
Ofiste çalışanlar, dünyanın herhangi bir bölgesinde çıkacak kaostan
ya da barıştan nasıl nemalanacaklarının hesabını yapıp, gerekli
kaos ya da barış girişimlerini kurguluyor. Saha ekipleri ve devlet
harekete geçiyor. On yıllar sürecek olan proje başlıyor. 50 yıllık
planlama uzun gelebilir ama devletler tarihi ne baktığımızda bu
süre kısa bile.
*
Nasıl oluyor da 50-100 senelik projelerle dünyanın kaderine etki
ediyorlar. Körfez Savaşı’ndan bu yana bölgede sönmeyen ateş sınır
hatlarına etki etmese de bölgenin kaderini büyük ölçüde değiştirdi.
11 Eylül olayından sonra Orta Doğu’nun “kalıcı konuğu” olan ABD
dünyanın her yerinde varlık göstererek söz sahibi olma peşinde.
Etkin olamadığı bölgelerin genetikleri ile oynayarak hüküm sürdürme
gayretinde ve konuda çok mahir.
İkiz kulelerin dünyanın gözleri önünde yerle bir olması. Zihinlerde
oluşan “terör” algısı ve “Terörist Orta Doğu” coğrafyası, ABD’nin
hukuksuz ve kurmaca müdahalesini tüm dünyaya kabul ettirmiş oldu.
Dünyanın en...