Türkiye'de olan biten her şeyin merkezinde iç dengelere dayalı girift ve kaotik dış bağlantılar bulunduğunu aklımızdan çıkarmamak lazım.
Şu an ülkemize ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik saldırılara
kimlerin kumanda ettiğini görmek istiyorsak, 28 Şubat 1997'deki
postmodern darbenin aktörlerine bakmalıyız.
Nitekim 'İsrail destekli bir darbe miydi 28 Şubat' sorusuna
gazeteci Cengiz Çandar şu cevabı vermişti...
"Tabii öyleydi. Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Şubat'la nereden nereye gitti, hangi rakamlara ve mali boyutlara vardı görmek gerekir." İsrail lobisinin etkinliğini bizzat 28 Şubat'ın ünlü ismi Orgeneral Çevik Bir de itiraf etmişti.
Bir, 2002'de MEQ dergisinde İsrailli stratejist Martin Sherman
ile ortak yazdığı 'Formula for Stability: Turkey Plus Israel'
(İstikrar İçin Formül:
Türkiye Artı İsrail) makalesinde, "Türkiye'nin yönünü İslam'a
çeviren ve İsrail-Türkiye ilişkilerini tehlikeye düşüren Erbakan'ın
politikalarını, kolları bağlı seyretmedik" demişti.
Zaten bu yüzden Gezi protestoları başladığında İsrail Meclis Başkan
Yardımcısı Moshe Feiglin, "Olayların Erdoğan düşene kadar sürmesi
için dua ediyoruz" diye umutlanmıştı.
Ama hevesleri kursaklarında kaldı.