ABD Başkanı Donald Trump'ın "Suriye'den çok yakında çıkacağız"
açıklaması aslında hem malumun ilamı hem de dünyanın hassas bir
süreçten geçtiği dönemde devreye sokulan ikiyüzlü bir politikanın
yeni aşamasıdır.
Nitekim ABD'nin 'iyi polisi' Trump'ın bu itirafından bir gün sonra
da PKK/YPG kontrolündeki bölgelere ayrılan 200 milyon dolarlık
yardımın dondurulduğu bildirildi.
ABD'nin 'kötü polisleri' Pentagon ve Dışişleri ise "Suriye'den
çekilmek gibi bir planımız yok" diyor.
Pentagon üstelik Trump'ı yalanlarcasına Menbiç'e özel birlik
takviyesine ve El Tanf ile Deyre-z Zor'da yeni askeri üsler kurmaya
devam ediyor. Bir yanda 'savaş karşıtı' imajıyla Trump arz-ı endam
ediyor.
Öte yanda ise 'jeo-politikaya dönüşü' simgeleyen çatışma yanlısı
şahin bir ABD kabinesi var karşımızda.
Oysa bu paradoksal vaziyet tam da ABD'nin yeni dönemdeki siyasetinin ana resmidir.
Caydırıcılık özelliğini kaybeden ABD artık kriz, hile, sabotaj ve şantajlarla mevzi kazanıyor.
Örneğin Çin ve Rusya'yı tehdit diye gösteren ABD'nin asıl amacı müttefiklerini yeniden kendi eksenine çekmek.
Dolayısıyla her kafadan bir sesin çıktığı Washington görüntüsü kimseyi yanıltmamalı.
Gücü azalan ABD, yeniden toparlanabilmek için son derece sistemli ve kurnaz bir politika izliyor.
ABD'nin asıl korkusu, çok kutuplu yeni dünya düzeninin ortaya çıkmasıdır; özellikle Almanya, İngiltere, Fransa ve Türkiye gibi müttefiklerin daha bağımsız politikalar izleyerek Rusya ve Çin gibi aktörlerle stratejik ilişkiler geliştirmesidir. *** Süreç böyle devam ederse ABD'nin de diğer güçler gibi bir kutup olma dışında başka seçeneği kalmayacak.
Ancak pes etmeyen ABD, yeni tehdit ve krizlerle eski iki kutuplu dünyayı yeniden inşa etmeye çalışıyor.
Bu bağlamda Rusya ile Atlantik arasındaki ajan krizinde İngiltere yalnızca işlevsel bir taşerondur.
Rusya ile yaşadığımız jet krizi gibi şimdiki ajan krizinin de altında ABD'nin bölgesel ve küresel hedeflerinin bulunduğunu unutmayalım.
Bu politika ekseninde ABD, yalnız Avrupalı müttefiklerini değil Kuzey Kore'yi Çin'den ve Türkiye'yi Rusya'dan uzaklaştırmak için de elinden gelen her tür çabayı gösteriyor. *** Zira terör tehdidi projesi ters tepen ABD mecburen eski tehdit sopasına sarıldı yine.
Rusya tehdidi yoluyla hem NATO üzerindeki etkisini artırmaya çalışıyor hem de dağılma aşamasına gelen Batı'yı yeniden birleştirmeyi hedefliyor.
Böylece Almanya, İngiltere ve Fransa'nın çok kutuplu dünyada birer aktör olma gayretlerini de baltalayacak.
Geldiğimiz aşamada bir kriz üretim merkezine dönüşen ABD artık dünya için asıl tehdit konumuna yükselmiş durumda.
Bu yüzden ABD sadece Suriye'den değil küresel sahneden de çekilmek zorunda kalacak.
Ya çekilecek ya da dünya tarafından kovulacak!