ABD, Türkiye'ye karşı açtığı savaşta yeni bir aşamaya geçti.
En işe yaramazların idaresindeki 'kakistokratik' Amerikan yönetimi,
Ankara'yı Atlantik bloğunun güç halkasına dâhil edememenin
öfkesiyle çıldırmış durumda. Şimdiye kadar başvurdukları bütün
küresel operasyonlar sonuçsuz kaldı.
'Erdoğansız AK Parti' veya 'Erdoğansız Türkiye' projeleri milletin
direnciyle tuzla buz oldu. İşin doğrusu, Atlantik'in bu saatten
sonra ülkemize istikamet verecek gücü de kalmadı. Vize yasağını
biraz da bu çaresizliğin göstergesi olarak okumak lazım.
Çünkü 'Parmenides Yanılgısı' içindeki ABD, geliştirdiği stratejilerde Türkiye'nin sosyo-kültürel ve tarihi asabiyesini hesaba katamadığı için sürekli çuvallıyor. Bu yüzden hiçbir projesi dikiş tutmadı, tutmayacak. Ancak ABD pes etmek yerine yeni güç projeksiyonlarını devreye sokacaktır.
***İşte bu yüzden Türkiye'yi hedef seçen Atlantik'in Mesihçi
köleleriyle bir uzlaşıya varılabileceğine inanmıyorum. Biliyoruz ki
bu despot zihniyet, Öteki'ne asla hayat hakkı tanımaz. Sandıktan
zaferle çıksanız da bu sömürgeci akıl sizi sürekli reddeder ve
saldırır.
Latinlerin 'quid pro quo' deyişindeki gibi bundan sonra her şey
karşılıklı olmalı.
Artık kısasa kısas, göze göz, dişe diş dönemindeyiz. Ayeti
Kerime'de de buyurulduğu gibi... "Hürmetler (dokunulmazlıklar /
yasaklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de tıpkı onun
saldırdığı gibi ona saldırın" (Bakara/197)