Almanya'nın eski dışişleri bakanlarından Joschka Fischer'ın yeni
çıkan "The Descent of the West/ Batı'nın Çöküşü" adlı kitabı, son
demlerini yaşayan ABD liderliğindeki Atlantik dünyasına adeta bir
ağıt niteliğinde.
Der Spiegel'de bu hafta yayımlanan söyleşişinde bu ıstırabını acılı
bir dille bir kez daha ifade eden deneyimli siyasetçi, "Batı
dediğimiz şey Trans-Atlantik'ten yani Anglo-Amerikan nüfuz
sahasından ibarettir. Ve ABD kurduğu bu sistemi şimdi kendi eliyle
yok ediyor" diyerek dert yanıyor.
Fakat sadece ABD'nin 1941'de temellerini attığı 'Atlantik Şartı'
değil Avrupa'nın son dört yüzyılda inşa ettiği bütün ideolojik,
askeri, ekonomik, felsefi ve kültürel değerler sistemi de bir bütün
olarak marjinalleşiyor.
Daha on yıl önce Fukuyamalar'a methiye düzüp 'Tarihin Dönüşü'
isimli kitaplarla zafer naraları Fischer gibi siyasiler, bugün
Batılı halkların kapitalist ve liberal değerlere yönelik isyanına
şahit olmanın travması içindeler.
Çünkü ABD ve AB ittifakının Pasifik ve Avrasya'dan gelebilecek askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel tehditlere yönelik geliştirdiği bütün stratejileri şu an can çekişiyor.
Atlantik bloğu, kendi tek boyutlu ve tek kutuplu renksiz dünyasına her geçen gün daha fazla sıkışmak dışında başka bir seçeneğe sahip değil.
Zira ABD Başkanı Donald Trump liderlğindeki Atlantik'in son hamlesi de ters tepti.
Pentagon'un 2017'deki Ulusal Savunma Stratejisi'nde ilan ettiği 'terör ile savaş yerine büyük güçlerle savaş stratejisi' daha başlamadan sona erdi.
Çin, Rusya, İran ve Türkiye arasındaki ittifakı parçalamak ile Hazar'dan Aden'e uzanan petrol bölgelerinin kontrolüne dayanan ABD'nin yeni hamlesine Almanya, Fransa ve İngiltere gibi kadim müttefikleri bile destek vermedi. *** Hayal kırıklığına uğrayan Amerikan yönetimi şimdi Çin ve Türkiye'yi yanına çekmenin arayışına girdi.
Bu amaçla Çin'e karşı açtığı ekonomik savaşı askıya alan ABD, Türkiye'ye karşı ise köklü bir politika değişikliğine gitmenin arifesinde bulunuyor.
Özellikle Suriye'de Türkiye'nin Menbiç operasyonuna yakılacak bir yeşil ışık, bu yeni stratejinin ilk testi olacak.
Fakat Çin yönetimi daha şimdiden Rusya, İran, Suriye ve Venezüella politikalarında ABD'ye destek vermeyeceğini ilan etti.
Aslında Türkiye de benzer bir pozisyon sahibi. Özellikle ABD'nin FETÖ ve YPG'ye dair terör siyasetindeki ezberini bozması gerekiyor.
Aksi halde Türkiye'nin güvenini yeniden kazanması oldukça zor görünüyor.
Fakat öyle anlaşılıyor ki küresel anlamda oldukça sıkışan ABD, Türkiye'yi tamamen kaybetmemek adına beklenmedik birçok sürpriz adım atabilir.
Bu adımların mahiyetini de 24 Haziran'ın sonuçları belirleyecek büyük ölçüde.