Bercan Tutar Sabah Gazetesi

ABD’nin II. Hong Kong fiyaskosu

1842'den 1997'ye kadar İngiliz sömürgesi olan Hong Kong bugünlerde Gezi benzeri gösterilerle dünya gündeminin baş sıralarında yer alıyor. Çin'in özerk idare ile yönettiği 7,4 milyonluk Hong Kong'da ABD'nin...

15 Ağustos 2019 | 103 okunma

1842'den 1997'ye kadar İngiliz sömürgesi olan Hong Kong bugünlerde Gezi benzeri gösterilerle dünya gündeminin baş sıralarında yer alıyor. Çin'in özerk idare ile yönettiği 7,4 milyonluk Hong Kong'da ABD'nin açıktan desteklediği eylemler mahiyet açısından Gezi protestolarını aratmıyor.
3 Nisan'da parlamentoya sunulan suçluların iadesi yasa tasarısıyla başlayan gösteriler, tasarı 15 Temmuz'da geri çekilmesine rağmen devam ederek sonunda bağımsızlık isteyen Batı yanlısı bir isyana dönüştürüldü. ABD ve İngiltere'nin Hong Kong'taki 'renkli devrim' projesini gören Çin'in tutumu haliyle giderek sertleşti. Pekin, dün Trump yönetimine 'ABD'yi sarsan uluslararası pedofili çetesi ve ırkçı kitlesel katliamları' ima edercesine "Hong Kong sizin işiniz değil. Kendi işinize bakın" diye çıkışırken İngiltere'ye de daha önce "Hong Kong'a karışma. Orası artık İngiliz sömürgesi değil" ültimatomu vermişti.
Çin ayrıca ABD ve İngiliz bayraklarıyla yürüyen göstericiler için de 'oynadıkları ateş kendilerini yakacak' uyarısında bulundu.
Topa giren Trump ise önceki akşam sosyal medya hesabından Çin'in askeri sevkiyatına dair bir video paylaşarak "Bir çok insan Hong Kong'daki sorunlar için beni ve ABD'yi suçluyor.
Neden?" diye sordu pişkince.

*** Burada Hong Kong'taki renkli devrim projesine salt jeo-politk mercekten bakarsak çoğu şeyi kaçırırız. Meseleyi aydınlatacak asıl faktör doların hegemonyasını sağlamayı amaç edinen finans kapital açıdan yapılacak analizlerdir.
Nitekim küresel Sorosçular, habis bir ur ve çapsız bir siyasetçi muamelesi yaptıkları Trump ile Hong Kong krizinde omuz omuza mücadele ediyor. Trump'ın Çin ile ticaret savaşını ve Amerikan finans kaynaklarını 'trumpline' olmaktan kurtarma mücadelesini alkışlayan Sorosçuların asıl hedefi ise Barack Obama'nın 2014'te yarım kalan Hong Kong senaryosunu tamamlamak.
Zira 18 trilyonluk ABD ekonomisinin sadece 5 trilyon doları reel ekonomiye dayanıyor. Gerisi doların küresel hegemonyasına endeksli finansal yağmadan elde ediliyor. Bu bağlamda doların uluslararası para birimi olmasına karşı çıkan Çin, Rusya, Türkiye, İran ve Venezüella öncelikli düşman konumunda. *** Aslında Hong Kong 2014'te hedef seçildi. Ancak Çin'in aldığı önlemler sayesinde bu gerçekleşmedi. ABD yüzünü Ukrayna'ya çevirerek AB ve Rusya'yı yağmalama planını devreye soktu. Ukrayna krizi sonucu AB ülkeleri ve Rusya'dan kaçan 1 trilyon doların ABD'ye gitmesi hesaplanmıştı.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Kırım'ın ilhakı ve Çin'in aldığı önlemlerle Avrupa'dan çıkan paralar yönünü Hong Kong'a çevirdi.
Şimdi ABD bir yandan Hong Kong krizi üzerinden bu bölgedeki 1 trilyon doların rotasını ABD'ye çevirmek bir yandan da modern İpek Yolu projesi başta olmak üzere Çin'in öncülük ettiği 50 trilyon dolarlık hacmiyle dünyanın en büyük ekonomisi olmaya aday Asya Serbest Ticaret Bölgesi'nin (Asia FTA) kurulmasını baltalamak istiyor.
Ne var ki 1999 Asya krizinde Çin'i deviremeyen ABD'nin yine şansı çok az. Zaten Hong Kong'da istediğini alamayınca Dünya Ticaret Örgütü'nden (DTÖ) çekilme tehdidi savuran Trump, daha şimdiden ülkesinin acziyetini de gözler önüne sermiş oldu.
Öyle görünüyor ki Hong Kong'da 1 trilyon dolar avına çıkan ABD, Çin tarafından yine fena avlanacak. Ve 2014'te olduğu gibi ağır bir hezimete daha uğrayacak.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trump’ın ‘Yeni Ortadoğu’ stratejisi 21 Kasım 2024 | 152 Okunma Siyonizm Batı’nın resmi ideolojisine dönüşüyor 19 Kasım 2024 | 102 Okunma ‘Ne iyi ne kötü!’ 17 Kasım 2024 | 155 Okunma Siyonistlerin ana hedefi Türkiye 16 Kasım 2024 | 124 Okunma Trump paradoksu 14 Kasım 2024 | 128 Okunma