Türkiye'nin sınırlarını koruma ve bekasına yönelik tehditleri
bertaraf etme hakkını 'Kürtlere saldırı' diye çarpıtan darbeci Batı
medyası, Gezi'den bu yana küstahça kullandığı kara propaganda,
iftira ve manipülasyon mekanizmalarını Afrin harekatı başlar
başlamaz yeniden devreye soktu.
Zaten pusudaydılar.
Terör örgütünün çiğnediği 'Türkiye, Kürtlerin kazanımlarından
rahatsız' sakızını ağzından düşürmeyen Batılı medya organları, PKK
uzantısı PYD ve YPG'nin Suriye Kürtlerini asla temsil etmediğini
bilmiyor mu?
PKK'nın işgalci ideolojisini benimsemediği için mağdur olan
Suriyeli Kürtlerden haberleri yok mu?
Olmaz olur mu? Afrin, Münbiç, Cerablus veya başka noktalarda
Türkiye'nin ulusal güvenliğine dönük attığı adımların Suriye
Kürtlerine karşı bir hareket olmadığını herkesten çok Batılılar
bilir.
Ancak Batı'nın derdi Kürtler değil, Türkiye. Türkiye'nin
yükselişini durduramamak onları kızdırıyor. Örneğin İsrail medyası
'Ankara, Kürtlerle savaşırken NATO ve ABD'nin başka tarafa
bakmasından' adeta deliye dönmüş halde. At gözlüklü Amerikan ve
Avrupa medyası ise 'terör ordusu'na yönelik meşru savunma
operasyonlarımızı 'neo-Osmanlı ajandanın hayata geçirilmesi' diye
görüyor.
'Kürt savaşı ufukta. Yeni bir çatışma patlak veriyor' diyerek
sevinç narası atanların temel hedefi, Rusya ve İran ile ittifakımız
bozarak Türkiye'yi uzun süreli etnik ve mezhebi bir savaşın içine
çekmek. Fakat Türkiye bu tuzaklara düşmeyecek kadar tecrübe sahibi
büyük bir devlet. Emin olun teröristleri 'Kürt savaşçılar' diye
alkışlayan Batılı medya organları, ülkemiz bu kirli oyunlara
gelmediği için hayıflanıyor.
En büyük korkuları ise FETÖ ve DEAŞ'ı bitiren Türkiye'nin
PKK/YPG/PYD tezgâhını da çökertecek olması.
Bilen biliyor. 'Kürt aşkı' depreşen Batı'nın amacı ne PYD'yi
savunmak ne de Suriye'de bir 'Kürt devleti' kurmaktır.