Bugün Türkiye'nin kader günü.
Bu seçimler sadece ülkemiz için değil dünya için de bir dönüm
noktası niteliğinde.
Nitekim Avrupa ve ABD güdümündeki nevrotik 'okyanus medyası' iki
aydır propagandasını yaptığı "Yeni bin yılın Selahaddini'ni
durdurun" hezeyanını dün de sürdürdü.
Ancak ne yapsalar da milletimizin iradesine pranga
vuramayacaklar.
Halkımız, bugüne kadar iç çatışma, darbe, ekonomik ve siyasi kaos
dışında bir icraatını göremediği parlamenter sisteme veda edip
Türkiye'yi küresel aktöre dönüştürecek yeni bir modelin temellerini
atmakta kararlı görünüyor.
İstikrar, huzur, barış ve refah kazanacak.
Yeni sistemin sağlıklı ve güçlü yürümesi için Cumhurbaşkanı'nın
yanında güçlü bir Meclis'e de ihtiyaç var. Bu nedenle Cumhurbaşkanı
ile parlamentodaki çoğunluğun aynı partiden olması Türkiye'ye
hayati bir avantaj sağlayacak.
Uluslararası camia seçimlerin ilk turda tamamlanacağı görüşünde. Türk halkı da aynı kanaatte.
Faşist vesayetçi odaklar, Anadolu'nun devrimci ruhu karşısında yine kaybedecek. Zira emperyalist siyasetin Türkiye'ye çektirdiği acıları unutmadık, unutmayacağız. Çünkü bu tür suçların kefareti olmaz.
Yani Hristiyan teolojisinin vazettiğinin aksine "Kıpkızıl günahlar ne yapılsa da kar beyazına dönüşmeyecektir..."
Bu bağlamda doğru yerde doğru kararı vermek zorundayız.
Büyük Kürt şairi ve mutasavvıfı Melayê Cizîrî'nin dediği gibi, "Talih fırsat verirse onu ertelemek haramdır..." Yoksa Victor Hugo'nun Javert karakterinde sembolize ettiği gibi tarihi hatalarımızın bedelini ömür boyu sürecek bir 'sefalet' ile ödemeye mahkûm oluruz. *** Bu anlamda seçimlerde asıl mesele Türkiye'yi kimin yönetmesi gerektiğinde düğümleniyor.
Dolayısıyla bu seçimler milli iradeyi kabul etmeyen vesayetçilerin son kurşunu olacak.
Bugünkü yokuşu da tırmandık mı son düzlüğe çıkacağız.
Üç kıtayı birleştiren coğrafi hinterlandıyla hem dünyanın kesişme noktasında hem enerji havzalarının geçiş yolu üzerindeki Türkiye'yi bundan sonra kimse frenleyemez.
Milletimiz de yeni bir dünyanın arifesinde olduğumuzun farkında.
Ülkemizin sahip olduğu jeo-politik akıl, stratejik güç, jeo-kültürel dinamikler ile tarihi ve coğrafi ödevlerimiz zaten bizi bir dünya gücü olmaya zorluyor.
Vesayetçi politikalar artık mazide kalacak. Şimdi vakit, Yeni Türkiye'yi yakıp yakmaya yeltenen dış güçlerin içimizdeki sado-mazoşist taşeronlarını tarihin çöplüğüne gömme vaktidir.
Zira bu millet, ülkemizi yıkma arzusuyla tutuşan ruh hastalarına şimdiye kadar asla fırsat vermedi. Yine vermeyecektir!