Daha önce de vurguladığımız üzere Türkiye'nin 15 Temmuz
2016'daki destansı direnişinden sonra ABD'den ülkemize yönelik
klasik bir askeri darbe girişimi beklemek artık akıl kârı değil. O
dönem ve yöntem tarihe karıştı. Zira Türk
halkı ABD'ye gereken tarihi cevabı misliyle
verdi.
Ne var ki ülkemizi rehin almaktan vazgeçmeyen Amerikan yönetimi
artık yeni müdahale yöntemleriyle hareket
ediyor. CIA'nın 'Long Game/Uzun Oyun' stratejisi
kapsamında devreye sokulan bu müdahale biçiminin omurgasını
ise 'yumuşak darbe mühendisliği' oluşturuyor.
ABD'nin Türkiye gibi ülkeleri rahat bırakmayacağının altını çizen
Amerikalı uluslararası ilişkiler profesörü Monica Duffy Toft,
bu darbe bağımlılığının iki nedeni olduğunu
söylüyor...
İlki ABD'nin dünyanın dört bir yanına dağılmış askeri üslere
yaptığı yatırım. İkincisi de bütün o askeri ve ekonomik
müdahalelere rağmen ABD'nin istediği siyasi hedeflerine
ulaşamaması. Bu nedenle ABD, yenilen pehlivan
misali güreşe doymuyor. Her başarısızlık
ister istemez yeni müdahale hazırlıkları ve senaryolarını
tetikliyor.
Haliyle 15 Temmuz yenilgisi, Türkiye'ye karşı yeni müdahale
arayışlarını paradoksal olarak daha da artırdı. Zaten ABD'nin yeni
dönemde 'sandık darbesi' diyebileceğimiz yöntemlere
ağırlık vermesi de bunun kanıtı.
Nitekim Haziran 2023 seçimleri öncesi Türkiye'deki muhalefetin
icraatlarına baktığımızda CIA'nın el kitabındaki
talimatları harfiyen uyguladıklarını görüyoruz.
CHP'nin açıkladığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, atanan yerli
ve yabancı danışmanların seçimi ve en önemlisi de
başını Kemal Kılıçdaroğlu'nun çektiği muhalif bir
kesimin devlet kurumlarının meşruiyetini sorgulayan yıkıcı söylemleri...
Bütün bu adımlar bize CIA'nın seçimlere endeksli
yumuşak darbe mühendisliğinde hayli mesafe kat ettiğini
gösteriyor.
Zira CIA'nın darbe kitapçığındaki anarşik
retoriği kullanan muhalif odaklar, ülkemizin
milli anlayışı ve bütünlüğüne yönelik saldırılarını her
geçen gün artırıyor.