Birleşmiş Milletler (BM) nedir? Tam olarak ne yapar? Çoğu insana
göre uluslararası barış ve güvenliğin tesisi için 193 ülkeyi bir
araya getiren küresel bir örgüttür.
Oysa Başkan Erdoğan'ın deyişiyle BM, dünya liderlerinin konuşmalar
yapmak ve şikâyetlerini sıralamak için her yıl eylül ayında geldiği
bir platformdan başka bir şey değildir.
ABD'nin siyasi açıdan dünya egemenliğinin manivelası işlevi gören
BM'nin kirli yüzü artık hepten açığa çıkmış durumda. Asıl işini
yapamayan BM, işlevsiz bir siyasi bir kurumdan emperyal vahşetleri
perdeleyen etkin bir sivil toplum örgütüne dönüşüyor.
BM'nin yaptığı yardımlar aslında küresel sisteme egemen olan
devletlerin yol açtığı trajedilerin bilançosunun çok azını
gösteriyor. BM üyesi 193 devletten 73 tanesi halkını besleyemez
durumda. Bu ülkelerde açlık ve siyasi krizlerin pençesindeki yüz
milyonlarca insan ancak dış yardımlarla beslenebiliyor.
Bunlara savaş ve zulümden kaçan yaklaşık 36 milyon mülteciyi de
eklediğimizde tam olarak yıkım halindeki bir dünya tablosu çıkıyor
karşımıza. Tabi bu dört kıtaya yayılmış kaosu BM bünyesindeki 120
bin kişilik barış gücü askeri ile kontrol altına almak
olanaksız.
Bu nedenle günümüzde bile II. Dünya Savaşı öncesi güdülerle hareket eden BM'nin temeli 'ne pahasına olursa olsun barış' anlayışına dayanıyor. Buradaki barış, elbette bütün dünyadan ziyade 'veto' hakkına sahip BM'nin gerçek patronları konumundaki Atlantik'ten ABD, İngiltere ve Fransa ile Asya'dan Rusya ve Çin'in çıkarına hizmet eden bir barıştır. *** Dolayısıyla BM Sözleşme si'ndeki 'barış ve güvenlik'te hiçbir zaman insan hakları, adalet, demokrasi ve özgürlük yoktur. Bunun en açık örneği İsrail-Filistin 'barış süreci'dir. Haliyle BM'deki beş büyük güç eliyle devreye sokulan bütün 'barış süreçleri' aslında birer işgal, soykırım ve ilhak stratejisidir. Suriye, Irak, Afganistan Keşmir, Bosna, Doğu Türkistan, Tibet, Ruanda, Kongo, Somali, Libya, Lübnan, Yemen ve Filistin gibi dünyanın dört yanında karşımıza çıkan bu 'barış süreçleri' savaşın gerçek nedenlerini göz ardı ettiği için sadece var olan kaosu daha da derinleştirmekten başka bir anlam taşımaz.
Temsiliyetten yoksun, meşruiyeti tartışmalı, uyumdan mahrum, hiçbir sorunu çözemeyen ve askeri olarak da müeyyide gücü bulunmayan BM, artık dünyanın boynundaki beş halkalı bir prangadan başka bir şey değil. Türkiye bu nedenle 2013'te BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerine atıfla 'Dünya Beşten Büyüktür' kampanyasını başlattı.
BM'deki bu küresel krizin aşılması için dünyada barış ve güvenlik kadar adalet ve özgürlüğün de temin edilmesi gerekiyor. Ama ne var ki mevcut sistemden fayda sağlayan bir avuç ülke bugün bütün dünyaya ve insanlığa meydan okuyor.
Zira reform imkânı kalmayan BM sadece gereksiz ve etkisiz bir yapı değil aynı zamanda gayri ahlaki ve gayri insani bir kurumdur da... İşte bu yüzden BM bir an önce lağvedilip yerine daha meşru ve adil yeni bir organizasyon kurulmalıdır.