Dünya üzerindeki çoğu ülkede genel bir trende dönüşen sosyo-ekonomik, ahlaki, demografik, kültürel, etnik, mezhebi ve jeopolitik krizlerin temeli aslında siyasetteki çürümeye ve siyasi sınıflardaki erdem kaybına dayanıyor. Bir bakıma ailenin ölümü, sanattaki işlevsizlik, değerlerin ucuzlaşması, nihilizmin popülerleşmesi ve vicdan erozyonunun nedeni insani faziletleri merkeze alan düşünce, fikir ve inanç yerine politikaya çıkar gruplarının ve paralı lümpenlerin yön vermesidir.
Bu da hak ve özgürlüklere endeksli siyasetin çöküşüne yol açıyor. Bunun yerine popülist siyaset öne çıkıyor. Haliyle siyasetteki...