Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye dört bir koldan ve hayâsızca
saldıranlara işaretle, "S-400 anlaşması yaptık diye çılgına
döndüler" dedi. Nasıl dönmesinler ki! Üstelik Türkiye, Rusya ve
Çin'in ardından S-400 sistemlerine sahip dünyanın üçüncü, NATO'nun
ise ilk ülkesi olacak.
Yani Atlantik'in bütün kâbus senaryoları hayata geçiyor. Bu
stratejik anlaşma aslında bir çağın da kapanması demek.
Çünkü Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya ve Ortadoğu'da 250 yıldır
rekabet halindeki en güçlü ve önemli iki aktör (Rusya-Türkiye) bir
araya geliyor.
Unutmayalım ki Atlantik'in küresel hegemonyası bölgemizde
Rusya-Türkiye arasındaki çatışma; Asya genelinde ise Rusya ve Çin
rekabeti üzerine kuruluydu.
Şimdi, bu temel paradigma kökten değişiyor. 'Dehşet dengesi'ne
dayalı geleneksel emperyal strateji artık tarihe karışıyor.
Üstelik Türkiye, Çin ve Rusya triosu ABD'nin üç ayrı küresel
masalını yerle bir etti. Siyah kuğu işlevi gören Türkiye, ABD'nin
demokrasi ve insan hakları tasavvurunun foyasını ortaya
çıkardı.
'Demokrasi ihracatçısı' ABD'nin aslında kaos, savaş ve darbe taciri
olduğu anlaşıldı. Rusya ise Gürcistan, Ukrayna ve Suriye'de
Pentagon mitini; Snowden skandalı ve ABD seçimlerine sanal müdahale
iddiasıyla da CIA'nın inşa ettiği siberevren anlatısını paramparça
etti.
Çin de üstün performansıyla ABD'nin ekonomik büyüsünü tuzla buz
etti.
Atlantik en çok da Türkiye'nin 'kafesten uçması' nedeniyle
deliye dönmüş durumda.
Ne yapıp edip Türkiye, Çin ve Rusya arasındaki ilişkiyi baltalamak
istiyorlar. Bu amaçla İpek Yolu Kuşağı'ndaki bütün ülkelerde kaosu
olabildiğince derinleştirecekler.
Yükselen Asya'ya yakın duran Brezilya yargı darbesiyle, Venezüella
ise siyasi krizle terbiye ediliyor.
Çin'in müttefiki Pakistan'da anayasa darbesi yapan ABD, Kuzey Kore
krizi bahanesiyle de Pekin'e karşı Güney Kore'ye füze savunma
sistemlerini konuşlandırdı.