'Terör ile savaş' hamlesiyle stratejik
hegemonyasını Asya-Pasifik'e genişletme çabası
hezimete uğrayan ABD, Ukrayna ve Tayvan krizleri
üzerinden yarım kalan projesini yeniden aktive etti.
Zira 11 Eylül 2001 saldırılarının asıl
hedefi Ortadoğu'yu yeniden dizayndan çok Afganistan
üzerinden Avrasya ve Hint-Pasifik sahasının denetim
altına alınmasıydı. Bunun yolu da NATO'nun Atlantik
parantezinden çıkarılıp ABD'nin çıkarlarına
hizmet eden küresel bir aparat haline getirilmesinden
geçiyordu.
Nitekim Adnan Akfırat'ın Aydınlık'ta 13 Mayıs'ta yayımlanan "Doğuya
attığı her adım NATO'yu mezarına yaklaştırıyor!" başlıklı yazısında
işaret ettiği gibi "New York'taki 11 Eylül tertibi, NATO tarihinde
ilk kez Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5. maddesinin
uygulanmasına neden oldu. Maddeye göre bir üyeye yapılan
saldırı tüm üyelere yapılmış sayılmaktaydı. 4 Ekim 2001'de NATO,
saldırıların 5. madde hükümlerine uygun olduğuna karar verdi ve 20
yıl süren ve yenilgiyle biten Afganistan saldırısını
başlattı..."
Akfırat'ın da vurguladığı üzere Afganistan işgaliyle birlikte
küresel NATO projesi ilk kez Asya- Pasifik bölgesinde arzı endam
etmeye başladı. Avustralya, Yeni Zelanda ve
Singapur Afganistan'a asker gönderirken Japonya ve Güney
Kore de lojistik destek verdi.