Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik ettiği
evrensel reaksiyon, dünyaya diş gösterip Kudüs'e el koymaya kalkan
İsrail ve ABD'yi tam anlamıyla şoke etmiş durumda.
ABD ve onun şımarık çocuğu İsrail'in şantajına boyun eğmeyen dünya
milletleri bu ikiliye tarihi bir ders verdi.
Bu kadarını beklemiyorlardı.
Türkiye'nin önderlik ettiği "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir ve
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi hükümsüzdür"
tavrının BM tarafından desteklenmesi, global düzeyde yeni bir
dönemin de başlangıcıdır.
Sayın Erdoğan'ı "Yeni bin yılın Selahaddin'i" diye hedef
gösterenlerin korktukları sonunda başlarına geldi.
Kudüs'e göz koyan vandallara 'dur' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,
adeta yeni bir çağın da kapısını araladı.
Bundan sonra Türkiye, sadece dar bölgesel jeo-politik hesaplarda ve
enerji denklemlerinde değil yeni dünyanın kurucu paradigmasında da
artık daha fazla ağırlığını hissettirecektir.
Özellikle Sayın Erdoğan'ın 'dünya beşten büyüktür' çıkışına
dudak bükenler şimdi bu söylemin küresel bir trende ve vizyona
dönüştüğünü görmenin şaşkınlığı içinde.
Son 15 yıldır Türkiye'nin izlediği çok kültürlü, çok katmanlı,
esnek ve çapraz ittifaklara dayalı ama değer ve ilkelerinden de
asla taviz vermeyen diplomasi, 'Anadolu ülkesi'ni bir dünya
devletine dönüştürdü.
Bunun en somut göstergesi de BM üyesi ülkelerin Kudüs konusunda ABD
ve İsrail yerine ezici çoğunlukla Türkiye'nin yanında durmasıdır.
Sadece devletler değil dünya kamuoyu ve medyası da Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a övgü yağdırdı.
Zira BM'deki bu sonuç, aynı zamanda 2013'ten bu yana 'Erdoğan
otoriterleşiyor' gibi artık iyice naftalin kokan dikotomilere
sarılan odakların da hezimetidir.
Geldiğimiz noktada, Sayın Erdoğan'ın şahsında ülkemizi hedef
tahtasına koyanların devreye soktuğu o kaba siyasi kadastro
faaliyetleri, şimdi bir bumerang gibi onları vurmaya başladı.