22 Ekim akşamı Sayın Erdoğan ve Rus
lider Vladimir Putin arasında imzalanan Soçi
muhtırası, her açıdan küresel dengeleri alt üst eden bir
hamledir.
Bu mutabakat muhtırası ile Suriye'nin kuzeyindeki terör
koridorunu tarihe gömen Türkiye, 17
Ekim'de de ABD ile benzer bir anlaşmaya imza atmıştı.
Beş gün arayla iki süper aktör ile varılan mutabakatlarla adeta
destan yazan Türkiye her açıdan küresel güçlerin 96
yıllık Lozan parantezini de
esnetmiştir.
Savunma hatlarımızı 28 Ocak 1920'de ilan
edilen Misak-ı Milli sınırlarına çeken bu
iki mutabakat, bir bakıma Ortadoğu ve dünya siyasetinde ağırlığı
giderek artan Yeni Türkiye çağının da en somut
ifadesidir.
Bir yüzyıldır Anadolu'ya hapsedilen
ülkemiz, bütün tezgâhlara rağmen yeniden
bir dünya devletine dönüşüyor.
Bu dönüş aynı zamanda bölgemizde Pax-Americana ile
nitelenen Atlantik döneminin de
sonuna işaret ediyor.
*** Küresel sistem
yeni ve köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Birinci
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan yeni
dünya düzeninde Türkiye'ye yer verilmemişti.
O dönemin emperyal güçleri 'Sevri gösterip
bizi Lozan'a razı etmişlerdi...' Sayın Erdoğan'ın Soçi
zirvesi öncesinde dile getirdiği gibi "İstiklal Harbimizi zaferle
sonuçlandırmamızın ardından Lozan'da
varılan mutabakat, kabul edebileceklerimizin
asgarisini oluşturuyordu..." Dolay...