Arakan'daki küresel soykırımın baş sorumluları olan ABD, Çin,
Rusya, AB ve İngiltere'nin kirli işbirliğini görmemek mümkün
değil.
Bu vahşi organizasyonun aktörleri o kadar pervasız ki bırakın en
küçük bir pişmanlık veya vicdani utancı, göstermelik timsah
gözyaşlarını dahi dökme ihtiyacı hissetmiyorlar.
İşte örnek, insan hakları havariliğini kimseye bırakmayan AB Dış
İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica
Mogherini ve caz arkadaşları...
Estonya'daki AB zirvesinde neredeyse her konu görüşüldü.
Kuzey Kore'den Suriye'ye, Venezüella'daki siyasi krizden göçmen
sorununa kadar 'ahkâm kesmedikleri' mesele kalmadı.
Üç maymunu oynadıkları tek konu Arakan'dı.
Bir gazetecinin dayanamayıp AB'nin Arakan siyasetini sorması
üzerine Mogherini, "Toplantı gündemimizde Myanmar yok" yanıtını
verdi küstahça. Şatafatlı bir sıfatı bulunan Mogherini'ye Arakan
demek ki yok hükmünde görünüyor.
Bunlar böyledir.
Dünyaya at gözlükleriyle bakarlar.
Müslüman ülkeleri kaos, şiddet ve soykırımın tema parkı haline
getirenler elbet Arakan'daki kanı da görmezden gelir.
Bu yüzden 'liberal değerleri' ırkçılığa ve neo-nazizme demirlemiş
AB'nin siyaseti bizi şaşırtmıyor.
Dünyaya 'barışçıl yükseliş' masalları okuyan Çin'in sessizliği de
Arakan tasarısını BM'de veto eden Rusya'nın sinsi tavrı da 'insani
müdahale'ye zemin hazırlamak için Arakan'ı kan gölüne çeviren
ABD'nin vahşi stratejisi de küresel çarkın kanlı birer
dişlisidir.
En kirli dişli kuşkusuz Müslüman Arakan'ı 1948'de Pakistan yerine
Budist Burma'ya bağlayarak bu trajedinin tohumlarını atan
İngiltere'dir.
Bu yüzden 'şu anki soykırımın da ana kraliçesi' yine
Londra'dır.