On yıldır dört bir koldan Yeni Türkiye'yi boğmaya çalışanlara
tarihi bir ders veren milletimiz, 24 Haziran'da bir destan daha
yazdı.
Unutmayalım ki, Pentagon'un stratejik aklı konumundaki RAND
Corporation isimli düşünce merkezi daha 2009'da hazırlattığı
raporlarda İslam dünyasında hegemonik konuma yükselen Türkiye'nin
iç savaş, terör saldırıları, dış yaptırımlar, medya operasyonları,
mali krizler ve diğer beşinci kol faaliyetleriyle dizginlenmesi ya
da kaosa sürüklenmesi çağrısında bulunmuştu.
Sadece Pentagon değil Atlantik dünyasını sevk ve idare eden 'üst
aklın' en etkin aparatları konumundaki CIA, MOSSAD ve Şin Bet gibi
istihbarat örgütleri de Ortadoğu'da bölgesel savaşların
derinleştirilmesi yoluyla Türkiye'nin durdurulması gerektiğini
ısrarla vurguluyordu.
Örneğin bu odakların medyadaki kalemşörlerinden Nicholas Danforth,
Washington Post'taki 18 Ağustos 2017 tarihli yazısında "Erdoğan her
zamankinden güçlü görünse de Türkiye önümüzdeki yıl şiddet
sarmalına girecek" tehdidiyle bu kaotik senaryoları
pazarlayabiliyordu.
Tarihin sonunu ilan edenler şimdi Türkiye'nin geri dönüşünün şaşkınlığı içinde.
Zira Türkiye'nin bağımsızlaşmasıyla birlikte Ortadoğu'daki vesayet sisteminin de ağır darbeler alacağını biliyorlar.
Görünen o ki İslam dünyasında 15 Temmuz direnişi ile 24 Haziran zaferinden ilham alan yeni bir Arap Baharı filizlenecek.
Zaten sırf bu korku yüzünden ilk Arap Baharı'nın yeşerttiği bütün umutları barbarca yok etmediler mi?
Mısır'da seçimle işbaşına gelen İhvan'ı darbe ve katliamla alaşağı ettiler.
Irak ve Suriye'yi yavaş yavaş dağılma noktasına getirdiler. Yemen ve Libya'yı iç savaşla felç ettiler.
Üstümüze FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerini eşzamanlı olarak saldılar.
Hiçbiri çözüm olamayınca da 15 Temmuz'da bizzat kendileri harekete geçerek ülkemizi işgale kalkıştılar. *** Ancak başaramadılar. Bundan sonra da başaramayacaklar. Çünkü bu millet, 24 Haziran ile birlikte vesayet sistemine en öldürücü darbeyi indirdi.
Dolayısıyla Batı'nın bu saatten sonra Türkiye'ye istikamet çizme imkânı kalmadı. Miadını dolduran Atlantik dünyası bizim için artık bir soru işaretidir.
Yeni bir dünyaya adım atıyoruz.
Statükonun yerine daha adil bir küresel mimari oluşacak. Atlantik masalları dönemi bitti.
Başkanlık Sistemi ile birlikte ülkemizde yeni bir paradigma devreye giriyor.
Dost da düşman da biliyor ki Türkiye artık Batı'ya katlanmaktan vazgeçti.
Bütün bir yirminci yüzyılı kendini, tarih ve kültürünü inkârla heba eden eski Türkiye her anlamda bir vazgeçişin öyküsüydü. Yeni Türkiye ise kendine ve tarihine dönüşün yolculuğudur.
Bu yüzden Atlantik imzalı "Erdoğan'ı düşürün!" veya "Yeni bin yılın Selahaddin'ini durdurun!" talimatları bir işe yaramadı, yaramayacak.
Bu halk, Türkiye'ye racon kesenlerin bütün kirli hesaplarını Erdoğan'a sahip çıkarak alt üst etti. Daha da edecek.