Yarın 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin üçüncü yıldönümü.
Türk halkı, bağımsızlığına yönelik çok uluslu bu işgal hareketini
Çanakkale ve Kut'ül- Ammare'yi aratmayan bir direniş ruhuyla
hezimete uğrattı.
Haçlılardan aldıkları işaretle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürmeye ve
hükümeti devirmeye kalkışan FETÖ'cü hainlere en güzel cevabı destan
yazan halkımız verdi.
Ezan ve salalarla sokağa dökülen bu millet, darbeye yeltenenlere
unutamayacakları bir darbe indirdi.
Çengelköy'de şehit düşen gazeteci arkadaşımız Mustafa Cambaz ve
diğer kahramanların direnişiyle simgelenen bu istiklal ruhu,
işgalci aklın rezil suratına Osmanlı tokadı gibi indi. Daha önce
her istediklerinde darbe yapan Amerika'nın çocukları ilk kez
başaramadı.
Darbe girişiminden üç gün sonra da vurguladığımız gibi Haçlıların
Kudüs'ü 1099'da işgal ettikleri gün olan 15 Temmuz'da ülkemize
saldırdılar.
Bu bir rastlantı olamaz.
Zira emperyalist siyasette tesadüflere yer yoktur.
Yoksa daha darbeciler harekete geçer geçmez Ankara'daki ABD elçiliği Washington'a "Turkish uprising/Türk intifadası" başladı diye 'beklenen muştuyu' uçurur muydu?
Cepheye sürülen köle ruhlu 'fettuşiler' kimseyi yanıltmasın.
Bu organize terörizmin kurmay karargâhında ABD ve Avrupalı devletlerden oluşan müstemlekeci akıl vardı.
Nitekim dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu da tevile mahal bırakmayacak şekilde "Darbenin arkasında Amerika var" demişti.
ABD elçiliğinin Washington'a 'Türk intifadası/başkaldırısı' başladı diye not geçmesi aslında diplomatik skandaldan öte tam bir cürm-ü meşhuttur yani suçüstü yakalanmadır.
Unutmayın ki Mısır'daki darbenin de askerî değil bir 'halk darbesi' olduğunu savunmuştu Barack Obama yönetimi.
Dolayısıyla Türkiye'deki darbe için de 'halkın başkaldırısı' anlamına gelecek 'Türk intifadası' ifadesinin seçilmesi boşuna değildi.
Ayrıca darbenin ilk saatlerinde sırra kadem basan Beyaz Saray, ancak rüzgâr değişince "Seçilmiş hükümetin yanındayız" teranesini geveleyebildi.
Açıklamalarında bile suçlarını itiraf etmekten çekinmiyorlardı.
Zira Dışişleri Bakanı John Kerry, "Darbe çok parlak bir şekilde planlanmış ve uygulamaya geçmiş gibi görünmüyor" diyerek 'yeteneksiz çocuklarına' sitemde bulunmuştu. *** Evet, bu işgal girişiminin organize bir Haçlı saldırısı olduğunun en büyük kanıtı ise Batı medyasının darbeciler sokağa iner inmez başladığı dördüncü kol faaliyetleriydi.
Arap basını ve İslam ülkeleri, 'Türkler, vatan ne demek iyi biliyor!' diye coşku ve gıptayla direnen halkımıza destek verirken Haçlı medyası "Erdoğan, Almanya'dan sonra İngiltere'den de sığınma talebinde bulundu.
Uçağı Berlin yolunda" şeklinde kirli manşetler atıyordu.
Darbecilerin başaramayacağı anlaşılınca bu kez hep bir ağızdan 'Bu bir tiyatro' çarpıtmasına başvurdular.
Zaten Batı medyasında, demokrasi destanı yazan kahraman milletimize dair ne o gece ne de geçen üç yıl boyunca olumlu tek bir satır bile göremedik.
Tam tersine ABD ve çocuklarının hayallerini kursaklarında bıraktığımız için ülkemize karşı kinlerini daha da bilediler. Çünkü 'Onlardan olmadıkça bizden asla razı olamayacaklarını' iyi biliyoruz. İşte bu yüzden asla rehavete kapılmamak gerekir. Zafer hâli bizi sevince boğup aldatmamalı...