Büyük güç rekabetinin ağındaki dünyamız sadece jeopolitik
anlamda değil siyasi, kültürel ve ekonomik açıdan da köklü
bir dönüşümün arifesinde bulunuyor. Nijer'den
Guatemala'ya, Macaristan'dan Arjantin'e, İtalya'dan Japonya'ya,
Almanya'dan Hindistan'a, ABD'den Güney Afrika'ya ve Brezilya'dan
Çin'e kadar sessiz çoğunluğun öfkesi, her ülkede farklı şekillerde
bir karşı devrime yol açıyor. Bu kitlesel
hoşnutsuzluklar, küresel siyasetteki neo-faşist,
darbeci veya radikal popülist dalgayı her
geçen gün daha da güçlendiriyor.
Zira ulusal rejimlerin işlevsizleşmesi dünyanın dört bir yanındaki
halkları demokrasiden ve siyasetten umut
kesmeye itiyor. Seçmenler marjinal popülist hareketleri
birer alternatif olarak görüyor.
İnsanlığı derinden sarsan umutsuzluk ve
yeni...