Yamalı bohçayı andıran Suriye siyasi
haritasında YPG, DEAŞ ve Tahrir'üş Şam gibi örgütlerin
kontrolündeki parçaların teker teker söküleceği bir döneme
giriyoruz.
Aslında Türkiye, terör örgütü YPG yamasını sökmeye şubatta El Bab
alındıktan sonra ÖSO güçlerinin Menbiç'e yönelmesiyle
başlamıştı.
Fakat ABD mevzilere kendi bayrağını çekerek terör örgütünü
kurtardı.
Türkiye martta Afrin'e yönelince oraya da Ruslar kalkan
olmuştu.
Ateşkesi kontrol bahanesiyle Afrin'e askeri birlik gönderdiler.
Ancak geldiğimiz süreçte PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan YPG'nin
güvendiği dağlara artık kar yağıyor.
Bugün YPG, 'Rojava projesi'nden sonra ABD destekli 'Kuzey Suriye'
projesinin de çökmeye başlamasının travması içinde.
YPG'lileri "ABD'nin onları terk etmesi korkusu" sardı.
Süryani Askeri Konseyi üyelerinden Macer Gifford, "SDG ile birlikte
savaşıyoruz.
Fakat Kürtler ABD'ye çok güvenmesin" diyerek ABD-YPG arasındaki
geçici ve taktik amaçlı özel ittifakın artık sonuna gelindiğini
ilan ediyor.
Burada YPG için geri sayımın en önemli işareti ise ABD'nin
Deyr'ez Zor kentini, omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye
Demokratik Güçleri (SDG) yerine 100 bin kişilik rejim gücüne teslim
etmeye karar vermesidir.
ABD'nin stratejik Deyr'ez Zor'u Şam'a bırakma hamlesi YPG'de adeta
soğuk duş etkisi yarattı.
Böylece YPG'nin Suriye'de sadece hâkimiyet alanı değil pazarlık
payı ve işlevselliği de çok zayıflayacak.
Çünkü YPG, Deyr'ez Zor operasyonu iptal edildiği için altı hafta
süre biçilen Rakka'nın alınmasından sonra raf ömrünün biteceğinin
çok iyi farkında.
Özellikle Şam, Tahran ve Moskova'nın İdlib, Tel Rifat ve Afrin
için Türkiye'ye her an yeşil ışık yakma ihtimali YPG saflarında
alarma yol açmış durumda.
Zaten İran-Türkiye yakınlaşması 'Şam ve Tahran'ın Suriye'de YPG'yi
müttefik olarak görme döneminin de sonu' olarak okunuyor. Herkes
DEAŞ sonrası Suriye tablosunda ABD'nin sahadaki kurşun askeri
YPG'ye bir gelecek veya bir garanti vermediğinin farkında. Üstelik
YPG'yi sadece