Başarıyla sonuçlanan Afrin Harekâtı her açıdan küresel ve
bölgesel dengeleri alt üst edecek gibi görünüyor. En büyük darbeyi
ise kuşkusuz terör örgütü PKK/YPG ile onun hamisi konumundaki ABD
ve Avrupa aldı. 2013'ten beri bütün emperyal oyunları bozan
Türkiye, Afrin'den sonra artık oyun kurucu ülke olarak bölgesinde
etkinliğini daha da artıracaktır.
Afrin hamlesiyle işgalci güçlerin bir asır önce çizdiği Sykes-Picot
sınırları da fiili olarak ortadan kaldırılmıştır.
Hem de I. Dünya Savaşı'nın bitişinin 100. yıl dönümüne denk gelen
bir dönemde.
Şurası kesin ki Atlantik'te derin bir paniğe neden olan Afrin zaferi, jeo-politik açıdan Çanakkale ve Kut'ül Amare'den farksız tarihi sonuçlara yol açacak bir potansiyele sahiptir.
Zira Çanakkale (1915) ve Kut'ül Amare (1916) zaferleri emperyalist güçlerin İslam dünyasına yönelik bütün kirli planlarını alt üst etti. Bu zaferler, İngiltere'nin altı ayda biteceğine inandığı I. Dünya Savaşı'nın 3 yıl uzamasına ve Rusya'da Bolşevik Devrimi'ni (1917) tetikleyip Batı ittifakında bölünmeye yol açtı.
Benzer şekilde Türkiye'nin bölgesine ve tarihine geri dönüşünü simgeleyen Afrin Harekâtı da ABD'nin Ortadoğu'ya dair sinsi tezgâhlarını kökten etkileyecektir. *** Bu anlamda Afrin'de sadece YPG yenilmedi, ona askeri ve siyasi her türlü desteği veren Batı dünyası da tarihi bir hezimete uğradı. Şer güçlerin maşası YPG de o maşaları tutan eller de yandı.
Şimdi sıra Batı'da Afrin ve Cerablus kıskacına alınan ABD denetimindeki terör koridorunun Doğu'da Sincar harekâtı ile kuşatılıp çifte basınçla çökertilmesine geldi. Suriye'de sayılı günlerinin kaldığını gören ABD yönetimi, bu yüzden bütün gücünü Fırat'ın Doğusu'na vermiş durumda. Bu amaçla Ayn El Arab (Kobani), Tel Abyad, Derbesiye, Kamışlı ve Haseke'de hendek ve savunma barikatları kazılırken 20'ye yakın askeri üsse ek olarak ABD, Deyr'ez Zor'un petrol bölgesi El Ömer'de yeni inşa ettiği üsse de yığınak yapmaya başladı. *** Ancak bölgede sadece ezberleri değil dengeleri de bozan Türkiye karşısında bu saatten sonra ABD'nin tutunacak fazla dalı kalmadı.
Gücü azalan ABD, savunma hattını İsrail ve Suudi Arabistan'a doğru daha da geriye çekme hazırlığı içinde. Çünkü ABD, Türkiye'nin 'yeni coğrafyası' olan 'Kuzey Irak ile Kuzey Suriye'de bundan sonra barınamayacağının farkında.
Hatta bırakın bu bölgeleri, ABD'nin 2003'ten bu yana işgal ve askeri harekâtlarını organize ettiği Katar da bile tutunması zorlaşıyor.
Daha şimdiden Arap medyasında "Türkiye, ABD yerine Katar'a yerleşiyor. ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM, 2003'ten bu yana ana karargâh olarak kullandığı Katar'daki El Udaid Üssü'nü bırakıp Umman, BAE veya Suudi Arabistan'a yerleşecek.
Yerine ise Türk askerleri gelecek" şeklinde haber analizlerden geçilmiyor. Bu nedenle Pentagon'un şu anki stratejisi, 'Afrin'i alan Türklerin Menbiç'i de almasına müsaade edilmemesi' şeklinde.
Zira Menbiç düşünce Fırat'ın doğusunda tutunamayacaklarını iyi biliyorlar.
Fakat korkunun ecele faydası yok.
Onlar da ataları gibi eninde sonunda çekip gidecek.