ABD'nin Suriye'de terör örgütü YPG'ye ağır bir darbe anlamına
gelen zoraki Menbiç kararı, bölgedeki dengeleri derinden sarsacak
gibi görünüyor.
Tam bir ay önce uzlaşılan yol haritasına göre YPG'nin kentteki
unsurları dün itibariyle silahlarını bırakıp çekilmeye başladı.
Ancak real-politik dayatmalardan dolayı Türkiye'ye boyun eğen
ABD'nin sinsi hamlelerine son vereceğini sanmak safdillik olur.
Zira Türkiye'nin Menbiç'ten sonra Fırat Nehri'nin doğusuna geçme
ihtimali bazı kesimlerin şimdiden kâbusuna dönüşmüş halde.
Özellikle YPG'nin ipinin çekilmesini hazmedemeyen Türkiye karşıtı
kesimlerin Suriye'de yeni arayışları hızlandırdığı görülüyor.
Burada İsrail ve ABD'nin Rusya'ya teklif ettiği Türkiye ve İran
karşıtı üç aşamalı bir proje dikkat çekici. İlki Türkiye'nin Fırat
Nehri'nin doğusuna geçişini engellemek üzere YPG ile Esad
arasındaki kirli ittifakın yeniden canlandırılması.
İkincisi YPG-PKK denetimindeki bölgelere Rusya ve Şam rejiminin
nüfuz etmesine izin verilmesi.
Üçüncüsü de Türkiye'nin frenlenmesi ve İran'ın Suriye'den tamamen
çıkarılması karşılığında ABD'nin Esad'ın meşruiyetini kabul
etmesi.
Rejim ile örgüt arasındaki kirli ittifakın yeniden yapılandırıldığı pazarlık masasında, YPG'nin Rakka ile Haseke gibi kentlerdeki kontrolüne karşılık petrol sahaları ile Irak sınırındaki Derbesiye, Yarubiye ve Simelka kapılarının rejime devri planlanıyor.
Masada YPG'li teröristlerin rejim tarafından askerlikten muaf sayılması şartı da var.
Fakat Suriye'nin geleceğini ABD Başkanı Donald Trump'ın 11-12 Temmuz'da Brüksel'deki NATO zirvesinde Sayın Erdoğan ve Putin ile yapacağı görüşmeler belirleyecek.
ABD Başkanı'nın yeni Suriye planının ana hedefi Türkiye'yi frenleyip İran'ı denklem dışı bırakmak. Bu nedenle Trump'ın Brüksel'de Türkiye'yi İran dosyasına ikna için elinden gelen bütün kozları masaya süreceği kaydediliyor. Hatta WP yazarı David Ignatius'a göre İsrail ve ABD, Rusya ile "İran'ın Suriye'den çıkarılması ve Esad'ın iktidarda kalması" konusunda çoktan uzlaştı. *** Oysa Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün yaptığı açıklamada İran'ın Suriye'den çekilmesini beklemenin gerçekçi olmadığını söyledi.
Avrupalı müttefikleri de ABD ve İsrail'in Rusya üzerinden devreye sokmaya çalıştığı anti-İran politikasının işlevselliğinden oldukça kuşkulu.
Üstelik İngiltere ve Fransa, "Rusya'nın İran'ı elimine etmesinin hayli tuhaf kaçacağı" yönünde ABD'ye açıktan uyarılarda bulunuyor. Türkiye ise ne YPG'nin varlığına ne de Suriye muhalefetinin göz ardı edilmesine sıcak bakıyor. İran politikasında da İsrail ve ABD ile aynı çizgide yer almadığımız çok açık. Sözün düzü...
Suriye'de Türkiye, Rusya ve İran'ın ikna olmadığı bir projenin hayata geçme ihtimali neredeyse imkânsız. Daha önce söylediğimiz gibi CIA'dan sonra havlu atma sırası artık Pentagon'da. Bu saatten sonra ne yapsalar da YPG'yi ipten alamayacaklar. Geri sayım başladı çünkü.
YPG-PKK'nın akıbeti emperyalistlerin kullanıp attığı FETÖ ve DEAŞ gibi taşeronlardan beter olacak.