Almanya, Avusturya, Hollanda derken kıta Avrupa’sının güneyi hariç hemen her ülkeyle bir “Türkiye-Türkiyeli” sorunu yaşıyoruz. Bu durumun İslamofobi ile açıklanması kolay değil, meselenin bir Türkofobiye dönüştüğü söylenebilir.
Hollanda’da yaşananlar malum; olup bitenlerin tüm yönleriyle “nedenleri” de tartışılıp masaya yatırılıyor. Ancak belirtmek gerekir ki, günün sonunda Türkiye’ye yönelik adı geçen ülkelerden gelen karşıt tavırlar, nasyonalist, ayırımcı, muhafazakar partilere yarıyor. Gayet açık biçimde bu ülkelerden gelen olumsuz tavırlar, doğrudan tüm Türkiye’ye yönelik değil; “red” muamelesi iktidarla ilgili. Ancak kendi iç dertlerine boğulmuş bu ülkelerin Türkiye’nin bakanlarına tüm diplomasi teamüllerini yerle yeksan ederek davrandıklarında, Türkiye’deki hemen tüm partilerin iktidar yanında kenetleneceğini hesaplayamadıkları anlaşılıyor.
Bundan daha anlaşılmaz olanı ise tüm yapılanların Türkiye’deki iktidarı zayıflatma amacı taşırken, AK Parti’nin referandumda daha da fazla desteklenmesine neden olan sonuçlar doğurması. Bunları hesaplayamamış olmaları, bundan sonra atılacak adımlarda ipucu verebilir.