Rusya Büyükelçisinin pervasızca katledilmesi, birden çok hedefi olan bir terör eylemi. Öncelikle belirtelim, bundan böyle kişileri hedef alan eylemler yapılacağına işaret eden bir yanı bulunuyor. Gerçi cinayeti işleyen FETÖ üyesi ise bu eylem bir ilk sayılmaz. 15 Temmuz’un doğrudan Cumhurbaşkanı’nı hedef aldığı düşünülürse, daha önce denendiği ileri sürülebilir.
Saldırının bir yanı doğrudan iktidarı ilgilendiriyor. Saldırgan, tetiği çekmeden önce Halep’le ilgili bir şeyler söyleyerek hükümetin “düşmanla” işbirliği yaptığını ima ediyor. Kısaca, Rusya’nın İran’a ve Esad’a destek verdiğini, bu ekibin Sünnileri öldürdüğünü ve Türkiye’nin Suriye’de koruyup kolladığı kesimi öldürenle işbirliğine gittiğini söylemiş oluyor. Dolayısıyla eylem, Ak Parti tabanını tahrik ederek hükümeti ve cumhurbaşkanını desteklememe mesajı taşıyor. Gayet tabi bu tahrik, anayasa değişikliği ile ilgili.
Öte yandan, Türkiye’de güvenlik zafiyeti olduğunu, FETÖ’nün hala eylem yapma kapasitesi bulunduğunu gösterme amacı taşıyarak da doğrudan hükümete karşı güvensizlik yaratma amacı taşıyor. Tabi bir de Rusya önünde mahcup duruma düşmüş bir Türkiye yaratıyor.