Darbe girişiminin zamanlaması, genel olarak iç gelişmelere dayandırıldı. Ancak madem ki bu girişimin bir dış desteği var, o zaman darbe girişimi ile bölgesel gelişmeler arasında bir bağ olmalı. Darbe girişiminden ABD’nin bazı sektörlerinin haberi olduğu, hatta desteklediği yolunda ciddi karineler bulunuyorsa, meseleyi sadece Türkiye’nin içiyle açıklamak tatmin edici olmuyor. Zira ABD, Türkiye’nin iç düzeniyle, ancak bölgesel stratejiler nedeniyle ilgilenir.
Darbe girişimi öncesi, Türkiye’nin Suriye sorununa müdahil olması yönünde son derece yoğun bir baskı vardı. Bu baskı, önce rejimin devrilmesi üzerinden oldu, ÖSO kurularak Türkiye’nin doğrudan yeni rejimde belirleyici olabileceği kanaati yaygınlaştırıldı. Ne yazık ki, o dönemdeki “Arap baharı” havasının etkisiyle Türkiye bu projeyi son derece yüksek sesle desteklediğini ilan etti. Ancak meseleyi karmaşık hale getiren DAEŞ, projenin değiştirilmesinde büyük rol oynadı.
ÖSO, Esad rejimiyle mücadeleyi amaçladı. Ancak rejim, DAEŞ’le savaşıyor ve PYD de rejime destek veriyordu; Türkiye’nin desteklediği ÖSO ise, DAEŞ’le savaşan Esad ve PYD’ye karşı pozisyon aldı. Bu karmaşık durum karşısında Anti-DAEŞ koalisyonu hızla planı terk etti.