Türkiye’de iç ve dış politikanın topluma yansıma biçimi, bazı ülkelerden farklı. Farklılıkların biri, kriz durumlarında verilen tepkilerle ilgili. Türkiye’de toplumun büyük bölümü, ekonomide bir durgunluk, bir daralma ya da bir kriz ihtimali olduğunda durmayı tercih ediyor. Diğer bir ifadeyle bekliyor.
Bekleme halinin bir iyi bir de kötü sonucu oluyor. İyi olan, insanların paniğe kapılmaması, sağa sola saldırmaması, Yunanistan ya da Arjantin’de olduğu gibi dükkan vitrinlerini kırmamaları. Hatta Türkiye’de gerçek bir ekonomik sorun nedeniyle insanların yürüyüş yaptığı, sivil toplum örgütlerinin sokağa indiği vaka sayısı bile dünyadaki örneklere göre yok denecek kadar az.
İnsanların sükûnetle beklemeleri, krizlerin büyümesine engel oluyor; bu toplumumuzun sağduyusuna işaret ediyor. Ancak öte yandan olası bir ekonomik daralma var diye bekleyen insanlar, aynı zamanda gözlerini sadece Ankara’ya çeviriyorlar. Bu da kötü olan duruma karşılık geliyor. Merkezde olacaklara bağlı olarak pozisyon alma beklentisi, Türkiye’de hala gerçek piyasa ekonomisinin işlemediğini gösteriyor. Zira piyasa ekonomisi, kriz ihtimallerinden de para kazanmayı mümkün kılan bir ekonomi.