Siyaseti şekillendiren her oyuncunun, seçim sonuçlarından kendisi için çıkaracağı sonuçlar olacaktır. Genel bilanço ise, toplumun açıkça ne istediğini ve ne istemediğini ortaya koyması bakımından yeterince açık mesajlar veriyor.
Sonuç itibarıyla AK Parti tek başına hükümeti kuracak bir çoğunluk elde edememiş olsa dahi, toplum gelecek için her ne yapılacaksa yine de bunları AK Parti’nin yapmasını bekliyor. İktidar partisinin aldığı oy oranı ve en yakın rakibiyle arasındaki farka bakılırsa, seçmen Türkiye’nin geleceğinde AK Parti’nin hala en belirleyici parti olmasını tercih ediyor; ancak bir önceki dönemdeki gibi davranmasını istemiyor.
Öte yandan toplum HDP’nin Parlamento dışı kalmasını da istemiyor. Muhtemelen başka bir seçim sistemi olsaydı, hangi partinin aslında ne kadar tabanı olduğunu daha net görebilirdik. İki turlu seçim sistemlerinde insanlar birinci turda en çok istedikleri partiye oy veriyorlar. En çok istedikleri partinin ikinci tura kalma ya da iktidarı alma ihtimali zayıfsa, o zaman ikinci turda seçmen en istemediğine göre oy kullanıyor.
Türkiye’deki seçim sistemine göre ise, insanlar birinci turu kafalarında yapıyor, sandığa ikinci tur yansıyor. Dolayısıyla HDP’nin aldığı oy oranı, bu partinin iktidar olasılığı üzerinden verilmiş oyları ifade etmiyor.
Sükûnet ve huzur ihtiyacı
Söz konusu sonuç, seçmenin Türkiye’deki seçim sisteminden de memnun olmadığını ortaya koyuyor. Zira HDP’ye barajı aştırmak demek, baraj altı kaldığı taktirde aldığı oylara rağmen başka partilerin milletvekili çıkarmasını istememek demek. Demek ki yapılacak işlerden biri, yeni bir seçim kanunu kaleme almak.