Trump, her ne kadar ABD iç siyasetinde henüz vaatlerini gerçekleştirecek ortamı bulamadıysa da, dış politikada attığı bazı adımlarla tercihlerini göstermeye başladı.
Bunlardan ilki Ortadoğu ile ilgili. Trump ABD’sinin “İsrail’i kollama-İran’ı durdurma” yaklaşımı çerçevesinde Suriye’de İran ve Rusya’nın daha fazla güçlenmesine izin vermek istemediği anlaşılıyor. Bu çerçevede ABD’nin Irak ve Suriye’de Kürtleri desteklemeye devam edeceği söylenebilir. Trump’ın Barzani’ye mektup yazması, damadının da Genelkurmay Başkanı ile Bağdat’a gitmesi boşuna değil. ABD, Suriye’den önce Irak’taki etkisini konsolide etmek niyetinde.
Buradaki oyun, muhtemelen Bağdat yönetimine bir iyi, bir de kötü haber şeklinde. ABD, Bağdat’ın ABD lehine tutum alıp İran ile arasına mesafe koymasını istiyor; tıpkı Saddam zamanındaki gibi. Eğer bu kabul edilmezse, Kürdistan özerk bölgesinin coğrafi olarak da genişleyerek, hatta petrol bölgelerini de kapsayarak bağımsızlık sürecinin hızlanacağını ima ediyor.
Öte yandan Suriye’de Şam yönetimini Rusya’ya havale etmiş, ancak Esad’ın müttefiki Kürt gruplardan da elini çekmeme kararı alınmış gibi.
Ayrıca Rusya’daki terör saldırısının failleri Orta Asyalı çıkarsa şaşırmamak gerekir. Eğer öyle ise bu Rusya’ya “DEAŞ’la mücadele için Suriye’ye değil, kendi coğrafyana bak” anlamına gelir ve tehdit ima eder.