Türkiye, bir yandan boşaltılan sınır hattını genişletmeye, bir yandan buralarda normal hayata dönülmesine, bir yandan PYD’nin boşaltılan yerlere gelmemesine ve bir yandan da DAEŞ’in bağlantı hatlarının koparılmasına çalışıyor. Bu çerçevedeki son bilanço, Türkiye ve dolayısıyla NATO sınırından DAEŞ’in temizlenmesi, DAEŞ’in başka bölgelerle komşuluğunun artması ile Türkiye ve dolayısıyla NATO’nun sınırında başka terör örgütlerinin varlığını sürdürmesi şeklinde.
Söz konusu çerçevede koalisyon güçleri bakımından en önemli konu, Türkiye’nin DAEŞ’in bağlantı noktalarını kesmek için güneye yönelirken Fırat’ın batı sınırına da uğraması. Burada en önemli yer, Menbiç. Olur da Türkiye DAEŞ’in iyice sıkıştırılması için Rakka’ya da giderse, Kürtlerin denetimindeki bölgeden geçebilir. İşte ABD tarafından dile getirilen endişe bu.
ABD’den gelen açıklama, “Menbiç’te daha önce kimler yaşıyor idiyse, DAEŞ sonrası da onlar yaşayacak” şeklinde. Kimin itirazı olabilir, kulağa doğru geliyor; tabi her şey DAEŞ’ten ibaret olsaydı. PYD buraları ABD tarafından kendilerine vaat edilen topraklar olarak görüyorsa ne olacak? O zaman da eskisi gibi farklı kimlikler yan yana yaşayabilecek mi, yoksa zaten yaşayamadıkları için mi DAEŞ gibi bir yapının ortaya çıkması söz konusu oldu.
Rusya kaygılıymış
Türkiye’nin güneye doğru inme ihtimali, sadece ABD’yi değil Rusya’yı da endişelendirmiş. Rusya’dan yapılan açıklamada; “Türk askerleri ve Türkiye destekli muhalif unsurların Suriye’de ilerlemesinden kaygı duyuyoruz. Bu tür adımlar Suriye’de askeri ve siyasi durumu daha karmaşık hale getirebilir” denmiş.