Günümüzdeki bazı göstergeler, devletler arası mücadelenin klasik savaş yöntemlerine geri dönüldüğünü düşündürüyor. NATO’nun Libya müdahalesi; ABD liderliğindeki koalisyonun IŞİD’le mücadele kapsamında yapılan bombardımanlar bunlardan bazıları.
Kaçıncı nesil savaşlar olarak adlandırılırlar bilinmez ama, tüm bu yeni savaş biçimlerinde bazı ortak noktalar bulunuyor. Hepsinde iktidarla mücadele eden muhalif gruplar var; dertleri ya devleti ele geçirmek ve rejimi devralmak ya da devlet içinde kendilerine bir iktidar ve egemenlik alanı yaratmak. Hepsinde, çatışmalarda epeyce insan öldükten sonra yapılan uluslararası askeri müdahaleler var. Bu müdahaleler, bir ülke liderliğinde oluşan koalisyon tarafından gerçekleştiriliyor ve genel olarak seçilen hedefe hava bombardımanı yapılıyor. Yine hemen hepsinde, destek verilen tarafa “askeri eğitim” adı altında asker gönderiliyor.
Sayıları 300 ile 1000 arasında değişen eğitici askerler, öğretmenmiş gibi tanımlanmakla birlikte, bunlar savaşın havadan değil karadan müdahale aşamasını ima ediyor. Örneklerde ortak olmayan konu ise, koalisyon güçlerinin bazı yerlerde muhalifleri, bazı yerlerde ise iktidarları hedef almaları.