Döviz kurlarında son aylardaki dalgalanma ve enflasyon yayıncılık sektörünü, dolayısıyla bu sektörde çalışanları, yazarları ve okuyucuları da derinden etkiledi. Gazete ve kitap kâğıdının yanı sıra boya ve tutkal gibi malzemelerin de ithal edildiği düşünülecek olursa, faaliyetlerini zor şartlarda devam ettiren yayıncılık sektöründe yaşanan sarsıntının boyutlarını tahmin etmek zor değildir. Bu kriz, yayınevlerinin özellikle az satan önemli edebî ve fikrî eserlere yatırım yapmaktan kaçınmalarına, dolayısıyla popülaritenin kaliteyi piyasadan büsbütün kovmasına, daha açık bir ifadeyle edebiyat, kültür ve düşünce hayatımızın ciddi bir darbe yemesine yol açabilir. Kâğıt stoklarına sahip olmayan küçük yayınevleri mevcut şartlara tahammül ederek ayakta kalabiliyorlarsa, bunu hiç şüphesiz sadık okuyucularına borçludurlar. Son on-on beş yılda yayıncılık sektöründe yaşanan canlılık, kaliteli bir okuyucu kitlesi de yetiştirdi. Bunu Anadolu şehirlerinde düzenlenen kitap fuarlarında görüyoruz. Geçen ay katıldığım Kayseri ve Tokat fuarlarını bu bakımdan çok başarılı buldum. Sohbet programlarında ve imza günlerinde davetli yazarlara gösterilen ilgi, bende sektörün mevcut krizi atlatabileceği ümidini uyandırdı. Temennim, devletin kâğıtta dışa bağımlılığı mümkünse bütünüyle ortadan kaldırmak için bir an önce harekete geçmesidir. *** Aziz okuyucularım, sözü Beylikdüzü’ndeki fuar alanında dün açılan TÜYAP Kitap Fuarı’na getireceğimi tahmin etmiş olmalıdırlar.