Tarih ve Toplum dergisinin 1990 yılı sayılarında Halil Erdoğan Cengiz’in “Geçmiş Zaman Olur ki Hayali. . . ” genel başlığıyla bazı yazıları yayımlanmıştı. Merhum, eski tıp kitaplarından mesela hayvan kakalarının hangi dertlere deva olduğuna dair çarpıcı alıntılar yapardı. II. Mahmud devri hekimbaşılarından Mehmet Behçet Efendi’nin Hezar Esrar isimli eserinde bile zeytinyağına düşüp ölmüş arının nasıl diriltileceğine yahut eşeklerin anırmamaları için neler yapılabileceğine dair “inci”ler bulunduğunu onun yazılarından öğrenmiştik. Dergi, bu yazıların ilkini şöyle takdim etmişti: “Eski kültürümüzü yüceltme eğiliminde olanlar, mütebahhir dostumuzun aktardığı şu incileri okusunlar da, bilim adına bir zamanlar ne yavelerin geçer akçe olduğunu görüp ibret alsınlar. ” Halil Erdoğan Bey’in yazılarını okuyanların “Atalarımız altı yüz yıl boyunca ne ipe sapa gelmez işlerle uğraşmış!” diye düşünmemeleri ve gözlerinde kara cahil bir Osmanlı portresinin canlanmaması imkânsızdı. Tabii, canım çok sıkılmıştı.