Divanyolu bir zamanlar sultan ve vezir saraylarıyla, kübera konaklarıyla bezeliydi. Malik Aksel, “Divanyolu Konakları” başlıklı yazısında bu konaklardan 1930’lara kadar ayakta kalabilenleri tek tek zikreder. Mesela bugün Piyer Loti Oteli’nin bulunduğu yerde Âsım Paşa Konağı diye bilinen meşhur bir konak varmış. Bahçesindeki bodur ağaçlarla yaz kış yeşil görünen ve Mısırlı Mustafa Fâzıl Paşa’nın 1870 yılında kurduğu ilk Avrupaî kulübe, daha sonra Evkaf Nezareti’ne, bir süre de Darülmuallimin-i Âliye’ye ev sahipliği yapan bu muhteşem konak, Pierre Loti ve Claude Farrère’in Türk dostları tarafından minnettarlıklarının ifadesi olmak üzere bir abide dikmek amacıyla yıktırılmış. Abideyi yapamamış, ancak bu iki Fransız yazarın isimlerini o bölgede birbirine paralel iki caddeye vermişlerdir: Piyerloti Caddesi ve Klodfarer Caddesi. Daha önce de biraz aşağıda İttihatçılar tarafından bir Türk-Alman Dostluk Yurdu yapmak amacıyla zarif bir mescit ve bir han yıktırılmıştı. Harpten mağlup çıktığımız için bu proje de suya düşmüştür. Sözün kısası, imarcılar Divanyolu’nda tarihî yapıların yıkabildiklerini yıktılar, yıkamadıklarını kesip biçtiler. Onlarca vezir ve sultan sarayından günümüze sadece İbrahim Paşa Sarayı kısmen ulaşmıştır. Birkaç aydının olağanüstü çabası olmasaydı, bu saray da Milli Şef Devri’nde bütünüyle yıkılmış olacaktı.