Daha dünmüş gibi hatırlıyorum, 1997 yazında bir gün telefonum çaldı, Erol ağabey arıyordu, doktorların geçmeyen öksürüğünden şüphelendiklerini, bu sebeple sağlık sigortasının bulunduğu Amerika’ya gideceğini söyledi. Beni aramasının sebebi o sırada birlikte çalıştığımız bir projeydi. Ona tanıştığımız günlerde Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk’ından söz etmiştim. Büyük dayısı Abdülbaki Gölpınarlı’nın neşrettiği Hüsn ü Aşk’ı bulup okudu, çok etkilendi ve Miraçname gibi bir baskı serisi için hazırlanmaya başladı. Metnini de ben yazacaktım.
Ne yazık ki, büyük sanatkâr çok nâdir görülen ve tedavisi mümkün olmayan bir kanser türüne yakalanmıştı. Amerika’da bütün tedavi usulleri denendiği halde ancak bir yıl yaşayabildi. Kendisini 19 Nisan 1999 Salı günü kaybetmiş, restorasyonuna maddi katkıda bulunduğu Kızıltoprak Zühtü Paşa Camii’nde kıldığımız cenaze namazından sonra Kanlıca’da toprağa vermiştik...