Bilal Sambur Milat Gazetesi

İbn Haldun’u Anlamak, İnsani Tecrübeyi Anlamak

Müslüman entelektüel geleneğinin en önemli sorusu, Allah'ı, insanı, toplumu ve kainatı birlikte  anlamaya çalışmaktır. İnsanı  ve toplumu anlamak, entelektüel geleneğimizde hiç değişmeyen...

05 Haziran 2017 | 279 okunma

Müslüman entelektüel geleneğinin en önemli sorusu, Allah'ı, insanı, toplumu ve kainatı birlikte  anlamaya çalışmaktır. İnsanı  ve toplumu anlamak, entelektüel geleneğimizde hiç değişmeyen bir konudur. İnsanı ve toplumu anlamadan, siyaseti, felsefeyi, edebiyatı, teolojiyi, bilimi, ahlakı, ve dini anlamak mümkün değildir. İbn Haldun (1332-1406), insan ve toplumu  entelektüel geleneğimiz içinde anlamaya çalışan, insan tecrübesinin  girift işleyişini ve ilişkilerini ortaya koymak için derinlikli olarak  çaba göstermiş  bir mütefekkir ve insan bilimcidir.

İnsan tecrübesini  anlamanın tarihsel gelişim sürecinin bütünlüğü içinde anlamakla mümkün olacağını düşünen İbn Haldun, tarihin  sistematik bir bilimsel ve felsefi anlayışla ele alınmasını düşünmektedir. İbn Haldun'a göre   bütün insani olayların, durumların ve  sebeplerin alanı olan tarih, bilimsel ve felsefi  derinlik içinde sistematik bir şekilde araştırılmalı ve çalışılmalıdır.  Geçmiş insan topluluklarının din, siyaset ve sosyal yapı  ile ilgili tecrübelerinin ancak tarih bilimi sayesinde öğrenilebileceğini ve    ve  felsefi bir yaklaşımla tarih bilimine  yaklaşıldığı takdirde  insan tecrübesinden  dersler çıkarmanın mümkün olduğunu bize söylemektedir. Tarih felsefesinin ve biliminin kurucu ismi olarak İbn Haldun, insanlığın tarihsel tecrübesini anlamamızın yolunu göstermektedir.

İnsan tecrübesini, sadece tek bir olayla mümkün değildir.  Bir tarihsel olayın, herhangi bir sınırlamaya sıkıştırılmadan, onu,  coğrafik çevre, sosyal hayat ve siyasal yapı  gibi faktörler bağlamında ele almak lazımdır. İbn Haldun için, insan tecrübesi, sadece tarih kitaplarında yazılanlarla sınırlı değildir. İnsan tecrübesini  maksimum düzeyde geniş ve derin bir perspektif içinde ele almamız gerektiğine vurgu yapan İbn Haldun, gerçek tarihin, insan hayatının  bütün yönlerine dair bize sahici    fikirler ve sözler söyleyebilmesi halinde gerek  tarih olarak değerlendirilmeyi hak edeceğini  söylemektedir.

İbn Haldun, tarihte gerçekte ne olduğunu, insanların sahiden ne yaşadığını anlamaya  çalışan bir hakikat arayıcısıdır. İnsani tecrübenin  sahici anlamda anlaşılması için gözlem, karşılaştırma ve eleştiri mekanizmalarını kullanan İbn Haldun, dinamik ve eleştirel bir akılla ve düşünceyle tarihe ve topluma yaklaşmaktadır. Egemenlerin ve güçlülerin kendi çıkarlarına uygun bir tarih yazımı için tarihe yalan söylettirdikleri gerçeğinin altını çizen İbn Haldun, tarihin ideoloji ve mitoloji haline getirilmeden gerçek bir insan tecrübesi laboratuvarı olarak anlaşılması üzerinde durmaktadır. Akla ve eleştirel düşünceye dayalı bir metotla insanı ve toplumu anlamaya çalışan İbn Haldun, sahte  ve gerçek olanı birbirinden ayırt etmeye çalışan  mahir bir sarraf hassasiyetiyle insan tecrübesini anlamaya çalışmaktadır.

İbn Haldun'a göre tarih, tamamen  insan tecrübesinden oluşmaktadır. Sürekli bir akış ve ilerleme içinde olan insan tecrübesi, tarihin tamamını oluşturmaktadır. İnsan tecrübesi sürekli olarak  ilerleme yönünde bir seyir takip ettiği için, tarihin hiçbir sınırı veya sonu bulunmamaktadır. Tarihin bir aşamada duracağı veya sonlanacağı gibi yaklaşımlar, İbn Haldun açısından  yanılsamadan başka bir şey değildirler. Tarihin  ve insanın sonu gibi yanılsamaları reddeden İbn Haldun, açık insan ve açık tarih kavramlarıyla insanlık tecrübesinin anlaşılabileceğini düşünmektedir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Operasyonların anası 14 Aralık 2018 | 4.922 Okunma İbn Haldun’u Anlamak, İnsani Tecrübeyi Anlamak 05 Haziran 2017 | 280 Okunma