Sorunlarla başa çıkmanın ilk adımı, kuşkusuz sorunları açık seçik görmekten ibaret.
CHP’de İstanbul il başkanlığı ve ardından Bursa İl Başkanlığı “sorunları” ortaya çıktı. “Sorunlar”, bunlara bakıp tartan yorumcularla birlikte daha başka “sorunlar” ile sarmaş dolaş oldu.
***
Dün Sözcü Gazetesi’nde Emin Çölaşan, “sorun”u, bu makamlara seçilen kişilerin ‘asla ve asla Mustafa Kemal’in askeri olmadıklarını söylemeleri’ diye tanımladı. Kitlelerin benimsediği bir sloganın, böyle bir zamanda vurgun, soygun, yolsuzluk, rant, açlık, sefalet, devletin tarikatlarca ele geçirilmiş olması, laik rejimin kaldırılması, Atatürk’ün isminin bile kaldırılması,işte bu dev gibi sorunlar karşımızda iken reddedilmesini saçma sapan bulduğunu yazdı. Bu işi yapanları entel-liboştipler diye nitelendirdi. Çölaşan, “bundan sonra daha dikkatli olmalarını, bu gibi zırvalardan mümkün olduğunca kaçınmalarını dilerim!”diye temennide de bulundu. En sonda kendisinin de Mustafa Kemal’in askeri olduğunu ve faşist olmadığını yazarak bitirdi.
Sorunu böyle gördü.
Hafif yüz ekşitmeli... Babacanca: “hadi neyse, bundan sonra daha dikkatli olun bakayım!” “Ben”, mesela, “Mustafa Kemal’in askeriyim ve faşist değilim” diyerek... Mustafa Kemal’in askerlerine karşı olanların, Cumhuriyet’in 23 Nisan’ına değil soykırım iftiracılarının 24 Nisan’ına gittiklerini açıkça ilan ettiklerini görmezden gelerek... ABD’nin paralı ordusu PKK/YPG Kobaniciliği safında yer tuttuklarını da görmemeyi yeğleyerek...
***
Bu afacan entel-liboş iş, yaniMustafa Kemal’in adıyla faşistliği yan yana getirme, Erivan - Diaspora ve Kobani saflarında yer tutma hali, gerçekte ne demek ister?
Şu saatte bunu yazmak bile sıkıcı; herkes biliyor ki Türk Milleti’nin hukukunu ortadan kaldırmak ister.