Bizde bölge yönetimi heveslileri hiç eksik olmadı. Önceki
yazımda bunları yazdım. Bölgeciler, peşinde oldukları şemayı
kurabilseler, ortaya çıkacak olan şey eyaletlere ayrılmış, yani
"ülkesi bakımından bölünmüş" federal bir Türkiye'dir.
Bölgecilerle at başı iş gören etnikçiler de hiç eksik olmadı.
Etnikçilerin şeması, bölgecilerle paslaşarak kurulur. Ama onlar
başka bir boyutu işleyip dururlar. Gözlerini toprak üstünde bölme
operasyonlarından, insanlar arasında bölünmeye yani "milleti
bakımından bölünmüş" bir Türkiye yaratmaya çevirmişlerdir.
Bölgecilerin federal şemaları yediden yetmiş yediye herkesçe gözde
canlandırılır da, etnikçilerin şemaları bir türlü gözde canlanmaz.
Zaten onlar da nihai hal anlaşılmasın diye ellerinden geleni
yaparlar.
Siyasi egemenin Türk Milleti ve ulusal-resmî dilin Türkçe olması,
onlar için tek renkliliktir, öbür renklerin inkârıdır, ırkçılıktır,
faşistliktir, vb. vb. İşin bu yönü yeterince açık biçimde
biliyor.
Önerileri de vardır.
Türk Milleti değil Türkiye Milleti dense, iyi yönetim gelir. Türkçe
tahtından edilse, anadillerde eğitim gelse, yani etnik dillere
anayasada resmî statü verilse, kötü yönetim biter. Anayasa'da
devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk vatandaşı değil
de, TC vatandaşı - Türkiye vatandaşıdense ya da Türk lafı silinip
sıfatsız niteliksiz sadece "vatandaş" dense özgürlük ve barış devri
açılır. Yeter ki ülkemizde milleti bakımından Türk'lük sıfatını
terk edelim.
PKK/HDP tarafı buna 'demokratik millet tanımı getirm...