Macaristan’da seçim oldu. Viktor Orban üçüncü kez başbakan
seçildi. Viktor Orban’a, kendi dillerince olumsuz anlam yükleyip
“Avrupa’nın Chavez”i diyenler, küresel liberalliğe karşı çıkan
Orban’a, önceleri demokrat + diktatör bileşiminden ürettikleri
demokratör unvanını yapıştırıyorlardı; sonra ve şimdi diktatör
demeye başladılar. Atlantik medyasının takipçisi yerli köşe
yazarlarımız, malum ‘saygın’ Atlantik medyasından alıntılar yapıp,
bize Macaristan’da ne fena şeyler olduğunu anlatıp duruyorlar.
Avrupa Birliği’nin kapalı kutu dar tepe yönetimi ve Avrupa
Parlamentosu’ndaki liberaller, yeşiller, sosyalistler kampı bas bas
bağırıyorlar. Soros Tabanlı Kuruluşlar, STK temsilcileri,
seçim sonrasında Orban’ı kim kutladıysa, kutlama yapanı
kınıyorlar.
Orban’ı Soros’a karşı mücadelesi nedeniyle anti-semitizm yapmakla;
medyayı sınırlandırmakla; kadın ve LBGT bireylerin eşitliğine karşı
çıkmakla, temel hak ve özgürlükleri tanımamakla suçluyor, böyle
birinin nasıl kutlanabildiği hesabı soruyorlar. Bizdeki
çevirmen-köşe yazarlar ise bunlardan çok, herhalde bizde daha çok
para edeceğini düşündüklerinden, Orban’ın “göçmen (Müslüman)
düşmanlığı”nı öne çıkarmayı uygun görüyorlar.
***
Macaristan Başbakanı Orban’a dönük bu saldırganlık yeni
değil. Durum 2011 yılından bu yana devam ediyor. Atlantik cenahı
için asıl mesele, her zaman olduğu gibi, de...