Türkiye’de 1960’lı yıllarda başlayan planlı kalkınma, plan sözü
anlamından çok şey yitirse de sürüyor.
Şimdi, içinde bulunduğumuz dönemde, 2014 – 2018 yıllarını kapsayan
beş yıllık 10. Plan yürürlükte.
Beş yıllık planlar için her yıl, yıllık program hazırlanıyor. Şimdi
2017 Yılı Programı yürürlükte. Yıllık program hazırlama sistemi en
başından bu yana var.
*
Ama hem planı yapan hem planlama işinin kendisi çok önemli bir
değişiklik geçirdi.
Öncelikle, planı yapan kuruluş ortadan kalktı. 2011’den beri Devlet
Planlama Teşkilatı (DPT) yok. Plan işi, o tarihte kurulan Kalkınma
Bakanlığı’na verildi.
İkincisi, 2007’de yürürlüğe giren 9. Plan beş değil yedi yıllık
(2007 – 2013) plan olarak hazırlandı. Gerekçe, AB’nin yedi yıllık
bütçeler yaptığı; yakında Türkiye’nin de AB üyesi olacağı;
dolayısıyla uyum sağlamak zorunda olduğumuz idi.
Üçüncü değişiklik işte bu anda ortaya çıktı. Yedi yıllık plan,
bundan böyle hazırlanacak olan üçer yıllık orta vadeli plan ve orta
vadeli mali plan eliyle yürütülecekti. Bunların birincisi 2006 –
2008 yıllarını kapsadı.
Ne var ki yedi yıllık plan uygulaması, yalnızca 9. Plan’a özgü
kaldı. Hemen bir sonraki planda buna son verildi ve beş yıllık
planlamaya dönüldü. Ama bunun üçer yıllık ‘orta vade’ parçaları
kaldı. Bir beşe iki üç sığdırmak bir hayli zor olsa da, üç yıllık
iş görme usulüne kimse dokunmadı. Şu anda 2017 – 2019 zaman dilimi
için, 12. orta vadeli plan yürürlükte.
AB ile işler çok değişti. Orta vadeli denen üç yıllık iş görme
usulünü talep etmiş olan IMF ile ilişkiler de öyle. IMF’ye 2008’den
beri Niyet Mektubu vermiyoruz. Ancak fark etmedi. Günümüzde beş
yıllık rejim içinde üç