Gözlerimizi kendi üstümüzden alıp biraz çevreye çevirmeli. O zaman göreceğiz ki, Avrupa Birliği yönetimiyle kimi çekirdek ülkelerinin Türkiye’ye dönük tehditkar sözleri artık gerçekten çok önemli değil. AB’nin ve bu birlikteki patronların dertleri başlarından aşmış bulunuyor.
Dertlerinin kaynağı, ülkelerin ulusal egemenliklerini tanımazlıktan gelip aşağılamaya varan tutumları.
Haberin tarihi 13 Eylül 2017. Euronews adlı haber sitesinden öğreniyoruz:
“Polonya CumhurbaşkanıAndrezj Duda, Krynica’daki [Polonya] Ekonomik Forum’da AB’nin “özgür” ve “eşit” ulusların birliği olarak kalması konusunda ısrarcı oldu. Aksi halde ‘birlik parçalanma riskine girer’ dedi.”
Bu söz yeterince ağır ve öyle yalnızca bir ülkenin AB içinde pazarlık gücünü artırma hevesinin ürünü gibi de görünmüyor. Aynı haberde yer alan şu açıklamaya bakın:
Polonya Senato Sözcüsü Stanislaw Karczewski, dayanışmanın ve ulusal egemenliğin bir arada yaşayabileceği bir reformu başarabilmiş bir Avrupa Birliği’ne inandığını euronews’e açıkladı: “Polonya, Avrupa Birliği’nin geleceği konusundaki tartışmaları başlatmaya her an hazır. Takındığımız tavır Orta ve Doğu Avrupa bölgelerindeki diğer birçok ülke tarafından paylaşılmakta. Sadece Avrupa Birliği’nin mevcut üyeleri için değil, aynı zamanda üyelik arzusundaki ülkeler için de çok önemli. Avrupa kavramı, dayanışma ve yakın işbirliğini temsil eden fakat egemen devletler yapısını koruyan bir ülkeler topluluğu olmalı.”