DEAŞ’ın yaklaşık 1 asır önce ABD 1’inci Dünya Savaşı’nı kazanan devletler tarafından masa başında çizilen Sykes-Picot (Irak-Suriye ) sınırını buldozerlerle yıkması karşısında ABD ve NATO’nun sessiz kalması bu terör örgütünün küresel vesayet savaşlarının maymuncuk anahtarı olduğunun açık bir işaretiydi. DEAŞ gerek Irak’ta gerekse Suriye’de mizansen savaşlarla NATO ve ABD’nin menfaatleri doğrultusunda hareket etmişti. Amerika PKK/PYD terör örgütüne DEAŞ ile savaşıyor bahanesiyle 30 bin TIR ağır silah ve mühimmat yardımı yapmıştı. Bu süreçte DEAŞ eliyle Telafer, Musul, Kerkük ve Sincar’daki Türkmenler bu bölgelerden sürülmüş yerlerine Kürtler yerleştirilerek demografik yapıyla oynanmıştı. Bu sayede Kerkük’ün denetimi IKBY’nin eline geçmişti. Türkiye önce DEAŞ’a sonra El Kaide’ye (El-Nusra) yardım ediyor yalanı ile hedef alınarak NATO ve PENTAGON merkezli 3 darbe girişiminin hedefi yapılmıştı. Türkiye ile NATO ve ABD arasındaki örtülü savaş Irak ve Suriye’de ve ülkemiz içinde terör örgütleri üzerinden devam ettirilme stratejisine karşı Türkiye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarları askeri harekatlarıyla dur demiş, ülkemizin milli güvenliğini, toprak bütünlüğünü ve siyasi birlikteliğimizi tehdit eden terör koridoru paramparça edilmiş Türkiye-Suriye ve Irak sınırında 440 km uzunluğunda 32 Km derinliğinde Güvenli Bölge ABD ve Rusya ile yapılan mutabakatlarla kurulmuştu. Küresel ve hegemonik güçlerin yaklaşık 1 asırlık sözde terör devleti oluşturma projesi akim bırakılmış küresel güçlerin oyunu temelinden bozulmuştu. Bu sayede Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğü sağlanmış 10 bini aşan terör militanı etkisiz hale getirilerek bölgede huzur ve asayişin sağlanmasına ciddi bir zemin hazırlanmıştı. Türkiye terörle mücadelede terörü arka planda destekleyen ülkelere karşı bir zafer ve savaş kazanmıştı.