Türkiye’nin siyasi tarihi bir darbeler manzumesi olarak telakki edilebilir. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 fiili darbelerine karşın, 28 Şubat, sorgulanabilirlik açısından, yakın tarihimizin iç ve dış aktörlerinin, ıslak imzalı belgelerinin deşifre edildiği ve cuntacı üst düzey askerlerin yargılanarak cezaevlerine kapatıldığı önemli bir postmodern darbe sürecine işaret ediyor. Günümüzde 28 Şubat sürecinde askeri ve sivil cuntanın arka planında azmettirici olarak ABD-NATO- MOSSAD ve FETÖ’nün olduğu artık inkar edilemez bir şekilde ortaya çıkmış görünüyor. Bu süreçte darbeciler tarafından “irticai kalkışma” olduğuna yönelik kamuoyu algısı yaratma ve güçlendirme amacıyla, MGK ve Genelkurmay içinde kurulu psikolojik harekat birimleri “Apoletli Medya” asıl görevlerinin dışına çıkarılarak, darbenin haklı ve meşru olduğuna yönelik çeşitli psikolojik harp metot, usul ve taktiklerini merkez medyayı da kullanmak suretiyle darbeye karşı çıkan milli ve yerli unsurlar üzerine uygulayarak Refah-Yol iktidarının antidemokratik bir şekilde iktidardan uzaklaştırılmasına neden...