Aslında Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ı hedef alması ABD ve FETÖ ile kurduğu örtülü veya açık işbirliğini deşifre etmesi açısından önemlidir. Zira 2012 tarihinde ASDER Yönetim Kurulu Başkanı emekli General Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT “Uluslararası savunma ve danışmanlık alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek yerli özelliklere sahip bir şirket olması nedeniyle kurulduğu günden günümüze ‘küresel güç odakları ve kontrollerindeki etki ve nüfuz ajanları ve siyasi partilerin hedefine oturtulmuş vaziyette! SADAT ile ilgili olarak yazılı ve görsel medyada yapılan karalamalar, algı operasyonları ve psikolojik harp uygulamalarının 28 Şubat sürecinde milli iradeye uygulanan yöntemleri bile mumla aratacak cinsten oluşu oldukça dikkat çekici doğrusu.
SADAT KÜRESEL ODAKLARIN TEKERİNE ÇOMAK MI SOKTU?
Türkiye’nin, ulusal menfaatleri açısından dış politikada, savunma sanayiinde devrim niteliğinde bir yasaya kavuşma sürecinde, mevzuat değişikliklerinin ilgili bakanlıklar kanalıyla Meclis’e ulaşmasının hemen sonrasında SADAT ile ilgili yeniden kara propaganda başlatılmıştı. Akla hayale sığmayacak cinsten bir kara propagandayla iftiralar fütursuzca sosyal medya hesaplarında ve medyada yer almıştı. Başta FETÖ militanı Fuat Avni’den başlayarak Evangelist-Neo Con tayfasının ve PENTAGON’un azgın elemanlarından Karanlıklar Prensi olarak da bilinen Michael Rubin’e oradan CHP’ye kadar uzanan psikolojik harp söylemleri aslında SADAT’ın neden hedef alındığını da açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Emekli General Tanrıverdi’nin bir mülakatında ifade ettiği gibi SADAT küresel güçlerin tekerine çomak sokmuştu. Zira Pentagon kontrolündeki paralı askerlerden oluşan 70 şirket, İslam coğrafyasında emperyalist ve hegemonik amaçlarla ABD çıkarları konusunda faaliyet gösterirken SADAT’ın kuruluşu bu hesapları bozmuştu. Türkiye’de kurulan SADAT’ın misyonu küresel güçlerin hegemonyasındaki Müslüman ülkeler ile SADAT’ın kuruluşu sonrasında oluşturulan Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerini kendi ayakları üzerinde duracak birikim ve hizmeti vererek hegemonik güç cenderesinden kurtarmaktı.