Bülent Orakoğlu
Bülent Orakoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Terörist başı Öcalan’ın PKK’ya kendisini feshetme çağrısı yaptığı tarihin 28 Şubat Postmodern darbesinin 28’inci yılına denk gelmesi sadece bir tesadüf mü?

Şüphesiz değil. Zira Emperyalist stratejilerde tesadüflere yer olmadığı planlanmış tasarlanmış rastlantılar ile pusuda bekleyen 28 Şubat Vesayetçisi veya zihniyeti temsilcilerini de harekete ve teyakkuza geçirmiştir. Zira, Öcalan’ın Terör Örgütü PKK’nın tüm bileşenlerini hedef alan silah bırakın çağrısı yaptığı bu tarihi günde 28 Şubat’ın temsil ettiği zihniyetten her alanda hesap sormuş olabilseydik ki diyemiyoruz! Çünkü bir taraftan bu ülkede yaşayan tüm insanlarımızın “Terörsüz Türkiye için tarihi

03 Mart 2025 | 0 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Şüphesiz değil. Zira Emperyalist stratejilerde tesadüflere yer olmadığı planlanmış tasarlanmış rastlantılar ile pusuda bekleyen 28 Şubat Vesayetçisi veya zihniyeti temsilcilerini de harekete ve teyakkuza geçirmiştir. Zira, Öcalan’ın Terör Örgütü PKK’nın tüm bileşenlerini hedef alan silah bırakın çağrısı yaptığı bu tarihi günde 28 Şubat’ın temsil ettiği zihniyetten her alanda hesap sormuş olabilseydik ki diyemiyoruz! Çünkü bir taraftan bu ülkede yaşayan tüm insanlarımızın “Terörsüz Türkiye için tarihi adımlar atılırken devletine duyduğu güven itimadı sarsacak 28 Şubat’ın vesayetçi zihniyetinin hâlâ bize aba altından sopa göstermeye devam etmesini asla hafife almamalıyız. Örnek mi MSÜ’deki Genç teğmenlerin korsan yemin hadisesi yeterli bir kanıt!


BÇG’NİN YARGILANAMAYAN SİVİL CUNTASI YENİDEN FAALİYETE GEÇİRİLDİ Mİ?

Türkiye’de yerli ve milli duruş ile dış güçlerin kontrolündeki etki ve nüfuz ajanlarıyla çok yönlü mücadele hayatın bütün alanlarında ve konularında kesintisiz devam ediyor. Darbeler ve direnişler hiç bitmiyor; sadece kılık değiştirip, farklı renklere ve kalıplara giriyor. 28 Şubat; bu global zincirin halkalarından sadece biriydi. 28 Şubat’ı ABD-İsrail lobisinin, yerli unsurları organize ederek gerçekleştirdiği “postmodern ihanet” olarak adlandırabiliriz. Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında 28 Şubat darbesinin küresel bir darbe olduğu hususunu delilleriyle ortaya koymuştur. Türkiye’nin hegomonik güç ABD tarafından pilot bölge olarak seçildiği postmodern darbe amaçları açısından başarıya ulaşamamıştır. Türkiye’de kamusal alanda bile başta ordu ve polis başta olmak üzere türbanın serbest bırakılmasını hazmedemeyen azmettirici Batılı hegemonik güçler 28 Şubat’ın tekerrür etme arzusu içinde iç piyonlarını kullanarak çeşitli algı operasyonlarıyla yeni bir 28 Şubat yaratma projesini uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu amaçla 28 Şubat’ın yargılanamayan BÇG’sivil Cuntası kısa bir zaman içinde örtülü olarak faaliyete geçirilmiş görünmektedir. Avrupa’da Müslümanlara yönelik 28 Şubat süreci veya zulmü giyim kuşam özgürlüğü ve İnsan haklarına aykırı bir şekilde halen devam ediyor. Zira Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanı başörtüsü ile ilgili aldığı kararında “işverenlerin çalışanlara başörtüsü yasağı getirebileceğine hükmetmişti.” Türkiye’de ise MSB ve İçişleri Bakanlıkları yaptığı düzenlemelerle kadın subay ve astsubay ve polislerin başörtüsü takmalarına ilişkin yasağı kaldırmıştı. Bu düzenlemenin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığı konusunun milli irade karşıtı bazı çevreler tarafından kaşınmaya çalışıldığı hususu da kamuoyunun malumu sanırım.


KORSAN YEMİNİ 28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN LİDERİ ÇEVİK BİR METNE EKLETMİŞ?

28 Şubat’ta cuntanın asker ayağı BÇG tamamen deşifre edildi, günümüzde yargı önünde hesap verdi. Üst düzey Cuntanın asker ayağının neredeyse tamamı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Milletimizin demokratik birikimi karşısında 28 Şubat mağlup oldu. Ancak zihniyetinin yok olmadığı sadece geri adım attığını, türban üzerinden yapılan provokasyon ve saldırılardan ve son MSÜ’deki genç subayların korsan bildiri okumalarındanaçıkça görebiliyoruz. Türkiye’ye ikinci bir 28 Şubat Süreci yaşatmak isteyen zihniyetin dip diri olduğu, en ufak bir gerilimde bu kesimin 28 Şubat jargonu ile şeriat, irtica ve türban konusunu kamuoyunda gündeme getirerek demokrasiye karşı bir tehdit unsuru olmaya devam ettikleri ise aşikar. CHP’nin eski Bakanlarından Fikri Sağlar’ın “Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır” açıklaması yalnızca yıllar içinde yapılmıştı. Bu durum 28 Şubatçı zihniyetin devam ettiğinin açık işaretlerini taşıyor. Zira başörtüsü karşıtlarının bitmek bilmeyen kin ve nefretleri her gün bir yerde kendini gösteriyor. Özellikle MSÜ’de 30 Ağustos 2024 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı mezuniyet töreninde Cumhurbaşkanımız Erdoğan başta üst düzey bürokrasisinin katıldığı diploma töreni sonrasında özellikle Cumhurbaşkanı ve protokolün tören alanından ayrılması ile birlikte bir grup genç teğmen tarafından izin verilmeyen korsan bir yemin okunmuştur. Bu korsan yeminin 28 Şubat Cuntası ve zihniyeti liderlerinden Çevik BİR in talimatı ile metne eklendiği anlaşılmıştır. 28 Şubat zihniyetinin 2024 yılı Ağustos ayında ulaştığı zirve demokrasimizi tehdit edecek boyuttadır.


PUSUDA BEKLEYEN 28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN TEMSİLCİLERİ NEDEN AF İSTEMİYOR?

28 Şubat Cuntası’nı oluşturan üst düzey askerlerin neredeyse tamamının psikolojik harp uzmanı olmaları nedeniyle cezaevlerine kapatılmaları sonrasında medyada özellikle sivil cuntayı oluşturan bazı yazar ve yorumcular tarafından kamuoyunu ve devletin üst katlarını etkileme amaçlı psikolojik harekatlar ve algı operasyonları gerçekleştiriliyordu.

Nitekim 28 Şubat Cuntası’nın en önemli isimlerinden olan Çevik Bir demans hastalığı nedeniyle ceza evinden çıkarılıp evine gönderilmesi sırasında Çevik Bir’in elden ayaktan düşmüş çaresiz görüntü vermesi 28 Şubat Süreci’nden çile çekmiş bazı yazarları bile etkilemiş ‘Bu ibret tablosu’ başlığında kaleme alınan köşe yazılarında “Yıllar önce millet vicdanında en ağır cezayı alanlara, yargı da cezalarını verdi. 90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların hapiste ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Başkan Erdoğan’ın af yetkisini kullanması en büyük ceza olacaktır. Yalanla dolanla hapse attırdıkları, milletvekili bile seçtirmedikleri Erdoğan tarafından affedilmek asıl onların ömür boyu vicdanlarına hapsedilmeleri olacaktır.” açıklamaları pusuda bekleyen 28 Şubat zihniyeti temsilcilerini de harekete geçirmiştir. Avukat Celal Ülgen de, “Af, işlenmiş suça karşı işleme konur, işlenmemiş bir suçun affı olmaz. Benim tanıdığım komutanlar kesinlikle bu affı istemezler” görüşünü ifade etti.


YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hamaney-Esed-Netanyahu-Trump ittifakından Suriye Cumhurbaşkanı Şara’ya darbe teşebbüsü! TSK, Suriye’ye takviye birliği sevk etti! 12 Mart 2025 | 1.301 Okunma Yeni Suriye’de istikrarı bozmak ve iç savaş çıkarmak isteyen kirli güç odakları devreye sokuldu. Esed rejiminin kalıntıları İran’ın devlet dışı aktörleri PKK/PYD terör örgütü ile Siyonist provokasyon ve organize bir saldırı ve iş birliği söz konusu! 10 Mart 2025 | 794 Okunma Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’daki nüfuzunun artması katil ve soykırımcı İsrail’in en büyük korkusu oldu? 05 Mart 2025 | 277 Okunma Terörist başı Öcalan’ın PKK’ya kendisini feshetme çağrısı yaptığı tarihin 28 Şubat Postmodern darbesinin 28’inci yılına denk gelmesi sadece bir tesadüf mü? 03 Mart 2025 | 433 Okunma Maydonoz döner maskesi ile FETÖ’nün Kasap lakaplı elemanı Yaşar Buyacı firari savcılar Öz, Kara ve Dumanlı dahil birçok FETÖ’cüyü Batum üzerinden yurt dışına kaçırmış? 26 Şubat 2025 | 1.239 Okunma