Aslında ABD(Pentagon)-NATO –İsrail üçlüsü PKK/YPG,FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri ile işbirliği içinde hedefe aldıkları ülkelerde siyasi istikrarsızlık ve KAOS yaratma peşindeydiler. Türkiye NATO’ya 1952 yılında katılmıştı. Bu konjonktürde komünist Sovyetler Birliği tehdidine karşı NATO’ya katıldığı aşikar gözükse de yağmurdan kaçarken doluya yakalandığı da açık bir duruma işaret ediyor. Zira Türkiye NATO ittifakı içinde yer aldıktan sonra NATO’nun yani Amerika’nın en doğu ucunda Sovyetler tehdidine karşı kullanılan sınır bekçisi veya başarılı veya başarısız darbelerle anılan bir ülke konumunda kalmıştı.