19 Mayıs Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramında tribünlere 52 bin Türk bayrağı dağıtılmıştı. Bayram yeri gibi olan tribünlerin coşkusu sanki sahaya girmiş ve Galatasaray ilk çeyrekte rakibi üzerinde baskı kurmuştu. Bunda Abdullah Avcı’nın rakibi kendi yarı alanında karşılayıp süratli oyuncularla baskın hücum planının da etkisi vardı şüphesiz. Avcı, Beşiktaş deplasmanında takımına müthiş bir ilk 45 dakika oynatmış ancak ekibinin ikinci yarıda kondisyon olarak düştüğünü görmüştü. Dersini almış, takımını tanımıştı! Bu çeyrekte sallı sollu gelen Galatasaray atakları 3 gol pozisyonu üretti ama Diagne başta olmak üzere Sarı-Kırmızılılar bu fırsatları kullanmayı beceremedi. Başakşehir’in ilk atağı Muslera’nın hatasından oldu ama Bajic’in önüne bıraktığı topta şutu çıkararak hatasını telafi etti. Ama Bajic’in bir sonraki ataktaki kafa şutuna yapacağı bir şey yoktu. Başakşehir’in erken golü Galatasaray’da öz güven kaybına yol açtı. İyi kapanan, boş alan bırakmayan Başakşehir savunmasının arasında boşluk bulmakta ve yaratmakta zorlandı. Marcao’nun yakın mesafeden şutunun Mert’in göğsünden dönmesi ise Galatasaray’ın şanssızlığıydı.